SAMİ USLU
29.03.2006 ÇARŞAMBA Tarihli Zaman Gazetesinden Alınmıştır.
http://www.zaman.com.trİngilizceyi öğrenmek için pratik yapmak önemliGündemin feci şekilde saptırıldığı ülkemizde, yaşamsal önemine rağmen konuşulmayan, tartışılmayan konulardan birisi de İngilizce.
Yirminci yüzyılın sonunda en çok konuşulan lisan unvanını kazanmış bulunan İngilizce, AB'nin resmi dili olunca küresel plandaki hakimiyetini iyice pekiştirdi. Fransızlar lisan konusunda dünyanın en şoven ulusu olarak tanınır. Buna rağmen, Fransa Cumhurbaşkanı'nın protestosuna aldırmaksızın Fransız bakanın bir AB toplantısında İngilizce konuşması ve gerekçe olarak da “dünya bu dili konuşuyor” demesi gösteriyor ki; insanlığın ezelden beri süren ortak lisan hülyası İngilizce sayesinde gerçeğe dönüşme aşamasına gelmiş. Beğenseniz de beğenmeseniz de; ekonomide, sosyal alanda, eğitim-öğretimde, bilim ve teknolojide global dil İngilizcedir.
Dünyayı gittikçe küçülten küreselleşme İngilizceyi hem ekonomik hem sosyal bakımdan bir gereklilik haline getirdi. Küçüklü, büyüklü her türlü şirketin varlığını sürdürebilmesi için dış ticaret yapması şart. Uluslararası ticaret de, daha ilk adımında artık müşterek dünya dili haline gelmiş olan İngilizceyi gerektiriyor. Globalizmin başka bir ürünü de kültürel yakınlaşma. Bugünün dünyasında insanlar başka ülkeleri merak ediyor, başka ülkelerin vatandaşlarını tanımayı ve onlarla yakınlaşmayı arzuluyor. İngilizce müşterek anlaşma lisanı olarak kültürel yakınlaşmaya hizmet ediyor.
Ne yazık ki, Türkiye İngilizce eğitiminde çok geri kalmış durumda. Latin alfabesi kullanıyor olmamıza ve dilimizin İngilizceye yatkınlığına rağmen, bu dili iyi bilenlerimizin oranı yüksek tahsilliler arasında bile çok düşük. Yazımızın amacı, İngilizce eğitimiyle ilgili makro analiz yapmak değil. Bunun yerine, İngilizce öğrenmek ve öğretmek isteyenlere pratik yarar sağlayabilecek bazı önerilerimiz var. Şöyle ki: İngilizceyi gerçekten öğrenmek isteyen birinin evvela, bazı temel gerçekleri zihnine yerleştirmesi gerekir. Hatta diyebilirim ki, İngilizce öğrenebilmek için, bir zihniyet devrimi şarttır. ‘ ama ne yapmalıyım?' diyorsanız şunları dikkatle okuyun:
1- İngilizce Türkçeden tamamen farklı bir dildir. İngilizce, Cermen dil ailesine aittir. Cermen dilleri, Indo-Avrupa dil ailesinin bir koludur. Türkçe, Altay dil ailesine ait bir dildir. Türkçede gramer kuralları mutlaktır, istisnalar yoktur. İngilizcede ise her kuralın istisnası vardır. Türkçede genel cümle kalıbı = Özne-Nesne-Fiil (Subject-Object-Verb) sırasını izler. İngilizcede cümle = Özne-Fiil-Nesne (Subject-Verb-Object) biçimindedir. İngilizce telaffuzda vurgu ilk hece veya hecelerdedir. Türkçede ise, vurgu son hecelerdedir.
2- Lisanda mantık olmaz. Zira, dil doğal bir oluşumdur. Bu nedenle dilde mantık aramak beyhudedir. Daha da kötüsü böyle bir arayış öğrenmeyi geciktirir. İngilizcenin mantıksızlığından yakınanlara, Türkçemizin daha az mantık içerdiğini söylemeliyim. Nedeni, dilimizin İngilizceye göre daha doğal bir dil olmasıdır.
3- İngilizceye egemen olmak için Anglo-Sakson kültürünü tanımamız gerekir. Bunu tersinden okursak: Lisanlarını öğrenirken, mecburen bu ulusların kültürünü de öğreniriz; kültürün en önemli unsuru ise lisandır. Örneğin, İngilizceyi anadili olarak konuşan milletlerde, “teşekkür” ve “lütfen” sözcükleri çok sık kullanılır. O kadar ki, bu kelimeler ağızlardan refleks olarak çıkar.
4- İngilizceyi öğrenmenin ve özellikle öğrendikten sonra muhafaza etmenin yolu, İngilizceyi sevmek ve onu hayatın bir parçası haline getirmektir. Bu bağlamda: BBC ve CNN gibi kanalları düzenli şekilde izlemek, hafta sonları orijinal film seyretmek, vesaire mutlaka yararlıdır.
5- Lisan bir bütündür ve bütünlüğü içinde bir dilde; okumak, yazmak, anlamak ve konuşmak gerekir. Bunların hepsi önemlidir. Biri olmadan, diğeri olmaz. Ancak, konuşmanın özel bir ehemmiyeti vardır. Nitekim, ‘dil, konuşmak için öğrenilir' söylemi oldukça yaygındır.
29.03.2006
e-posta adresi:
[email protected]