Doğru Sayısı:   Yanlış Sayısı:  

   

Kullanımı hakkında:

1. Türkçe kelimelerden birini seçin. Seçtiğiniz kelime kırmızı olarak renklenecektir. Seçtiğiniz kelime ile ilgili bilgiler alt tarafta görüntülenecektir.
2. Tablodan karşılığı olduğunu düşündüğünüz satırdaki boş (veya kırmızı ile yazılı kelime olan) hücreye tıklayınız.
3. Seçtiğiniz kelime karşılığı olarak DOĞRU ise YEŞİL olarak hücreye yazılacaktır.
4. Seçtiğiniz kelime karşılığı olarak DOĞRU DEĞİL ise KIRMIZI olarak hücreye yazılacaktır.
5. Sorularınız, istekleriniz ve diğer surelerle ilgili çalışmaları talep etmek için tkuzan@gmail.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Turgut Kuzan - https://turgutkuzan.com/ - Aralık 2024

Kur'an-ı Kerim'de en sık geçen kökler - 1

ArapçaOkunuşTürkçeDilbilgisiMealAyetİndex
يَكْذِبُونَyekƶibūneyalancıV– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
2:10 Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür.فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللَّهُ مَرَضًا وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ 002:010:012
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlayanCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
2:39 Nankörlüğe sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar, ateşin dostu olacaklardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ 002:039:003
كَذَّبْتُمْkeƶƶebtumyalanlayacakV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
2:87 Yemin olsun ki, Mûsa'ya Kitap'ı verdik. Ve arkasından da resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da açık-seçik deliller verdik ve kendisini Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Bir resulün size, nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiği her seferinde büyüklük taslamadınız mı? Bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürüyorsunuz.وَلَقَدْ اتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَقَفَّيْنَا مِنْ بَعْدِهِ بِالرُّسُلِ وَاتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ أَفَكُلَّمَا جَاءَكُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُكُمُ اسْتَكْبَرْتُمْ فَفَرِيقًا كَذَّبْتُمْ وَفَرِيقًا تَقْتُلُونَ 002:087:026
كَذَّبُواkeƶƶebūonlar da yalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
3:11 Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Ayetlerimizi yalanlamışlardı da Allah, onları günahları yüzünden yakalamıştı. Allah, cezayı çok şiddetli vermektedir.كَدَأْبِ الِ فِرْعَوْنَ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ وَاللَّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ 003:011:007
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalancılarınN– -in hali eril çoğul etken sıfat
mecrur
3:61 Sana ilimden bir nasip geldikten sonra, hak konusunda seninle tartışana de ki: "Gelin; oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, öz benliklerimizi ve öz benliklerinizi çağıralım, mübâhele edelim de Allah'ın lanetini yalancılar üzerine salalım."فَمَنْ حَاجَّكَ فِيهِ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْا نَدْعُ أَبْنَاءَنَا وَأَبْنَاءَكُمْ وَنِسَاءَنَا وَنِسَاءَكُمْ وَأَنْفُسَنَا وَأَنْفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَلْ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ 003:061:025
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
3:75 Ehlikitap'tan öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet teslim etsen onu sana iade eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dînar emanet etsen, tepesine çökmedikçe onu sana geri vermez. Bunun sebebi şudur: Onlar: "Ümmîlerin, bizim aleyhimize yol bulmaları mümkün değildir." demişlerdir. Onlar, bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.وَمِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مَنْ إِنْ تَأْمَنْهُ بِقِنْطَارٍ يُؤَدِّهِ إِلَيْكَ وَمِنْهُمْ مَنْ إِنْ تَأْمَنْهُ بِدِينَارٍ لَا يُؤَدِّهِ إِلَيْكَ إِلَّا مَا دُمْتَ عَلَيْهِ قَائِمًا ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا لَيْسَ عَلَيْنَا فِي الْأُمِّيِّينَ سَبِيلٌ وَيَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ 003:075:034
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
3:78 Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ 003:078:027
الْكَذِبَl-keƶibebir yalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
3:94 Artık bundan sonra kim yalan düzüp Allah'a iftira ederse böyleleri zalimlerin ta kendileridir.فَمَنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ 003:094:005
الْمُكَذِّبِينَl-mukeƶƶibīneyalanlayıcılarınN– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
mecrur
3:137 Sizden önce de yollar-yöntemler gelip geçmiştir. O halde yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nice olmuştur görün.قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِكُمْ سُنَنٌ فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ 003:137:013
كَذَّبُوكَkeƶƶebūkeseni yalanladılarsaV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
3:184 Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı Kitap'ı getirmişlerdi onlar.فَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ جَاءُوا بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنِيرِ 003:184:002
كُذِّبَkuƶƶibeyalanlanmıştıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) edilgen geçmiş zaman fiili
mazi fiil meçhul mebni
3:184 Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı Kitap'ı getirmişlerdi onlar.فَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ جَاءُوا بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنِيرِ 003:184:004
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
4:50 Bir bak, nasıl yalan düzüp iftira ediyorlar Allah'a! Açık günah olarak bu yeter.انْظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَكَفَىٰ بِهِ إِثْمًا مُبِينًا 004:050:006
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlayanlar iseCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
5:10 Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, bunlar cehennemin dostlarıdırlar.وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ 005:010:003
لِلْكَذِبِlilkeƶibiyalanaP– önekli edat lām
N– -in hali eril isim
car mecrur
5:41 Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara.يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا امَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ اخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا وَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْاخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ 005:041:022
لِلْكَذِبِlilkeƶibiyalanaP– önekli edat lām
N– -in hali eril isim
car mecrur
5:42 Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları sever.سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ فَإِنْ جَاءُوكَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ وَإِنْ تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَنْ يَضُرُّوكَ شَيْئًا وَإِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ 005:042:002
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
5:70 Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarının kesin sözlerini almış da onlara resuller göndermiştik. Ne zaman bir resul onlara nefislerinin hoşlanmadığı birşeyi getirdiyse bir kısmını yalanladılar; bir kısmını da öldürüyorlardı.لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُهُمْ فَرِيقًا كَذَّبُوا وَفَرِيقًا يَقْتُلُونَ 005:070:017
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlayanlarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
5:86 Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlar da cehennemin dostlarıdır.وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ 005:086:003
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
5:103 Allah ne bahîre yapmıştır ne sâibe ne vasîle ne de hâm. Ne var ki küfre sapanlar yalan uydurarak Allah'a iftira ediyorlar ve çokları da akıl erdiremiyorlar.مَا جَعَلَ اللَّهُ مِنْ بَحِيرَةٍ وَلَا سَائِبَةٍ وَلَا وَصِيلَةٍ وَلَا حَامٍ وَلَٰكِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَأَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ 005:103:018
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
6:5 Böylece hakkı, kendilerine geldiği anda yalanladılar. Fakat yakında onlara, alay etmekte oldukları şeyin haberleri gelecektir.فَقَدْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ فَسَوْفَ يَأْتِيهِمْ أَنْبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ 006:005:002
الْمُكَذِّبِينَl-mukeƶƶibīneyalanlayanlarınN– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
mecrur
6:11 Şunu söyle: Dolaşın yeryüzünde de bakın nasıl olmuş gerçeği yalanlayanların sonu!قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ ثُمَّ انْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ 006:011:010
كَذِبًاkeƶibenyalanıN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
6:21 Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? Şu da bir gerçek ki, zalimler asla kurtulamazlar!وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِايَاتِهِ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ 006:021:007
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayandanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
6:21 Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? Şu da bir gerçek ki, zalimler asla kurtulamazlar!وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِايَاتِهِ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ 006:021:009
كَذَبُواkeƶebūyalan söyledilerV– 3. şahıs eril çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
6:24 Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu.انْظُرْ كَيْفَ كَذَبُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ 006:024:003
نُكَذِّبَnukeƶƶibeyalanlamasaydıkV– 1. şahıs çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
6:27 Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ وُقِفُوا عَلَى النَّارِ فَقَالُوا يَا لَيْتَنِي نُرَدُّ وَلَا نُكَذِّبَ بِايَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ 006:027:012
لَكَاذِبُونَlekāƶibūneyalancılardırEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
merfu
6:28 İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar.بَلْ بَدَا لَهُمْ مَا كَانُوا يُخْفُونَ مِنْ قَبْلُ وَلَوْ رُدُّوا لَعَادُوا لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 006:028:016
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(lar)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
6:31 Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır. Sonunda o saat ansızın kendilerine gelip çatınca, sırtlarında günahlarını taşır bir halde şöyle demişlerdir: "Dünya hayatında düşdüğümüz aşırılıklardan dolayı vay hasretimize!" Dikkat edin! Ne kötü şeylerdir taşıyıp durdukları.قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ حَتَّىٰ إِذَا جَاءَتْهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً قَالُوا يَا حَسْرَتَنَا عَلَىٰ مَا فَرَّطْنَا فِيهَا وَهُمْ يَحْمِلُونَ أَوْزَارَهُمْ عَلَىٰ ظُهُورِهِمْ أَلَا سَاءَ مَا يَزِرُونَ 006:031:004
يُكَذِّبُونَكَyukeƶƶibūnekeseni yalanlamıyorlarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
6:33 Söylediklerinin seni kederlendirdiğini çok iyi biliyoruz. Gerçek şu ki, onlar seni yalanlamıyorlar; o zalimler Allah'ın ayetlerine karşı direnmekteler.قَدْ نَعْلَمُ إِنَّهُ لَيَحْزُنُكَ الَّذِي يَقُولُونَ فَإِنَّهُمْ لَا يُكَذِّبُونَكَ وَلَٰكِنَّ الظَّالِمِينَ بِايَاتِ اللَّهِ يَجْحَدُونَ 006:033:009
كُذِّبَتْkuƶƶibetyalanlanmıştıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) edilgen geçmiş zaman fiili
mazi fiil meçhul mebni
6:34 Yemin olsun ki, senden önce de resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da gelmiştir.وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا وَأُوذُوا حَتَّىٰ أَتَاهُمْ نَصْرُنَا وَلَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِ اللَّهِ وَلَقَدْ جَاءَكَ مِنْ نَبَإِ الْمُرْسَلِينَ 006:034:002
كُذِّبُواkuƶƶibūyalanlanmalarınaV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) edilgen geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil mebni meçhul vav muttasıl (bitişik) zamir
6:34 Yemin olsun ki, senden önce de resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da gelmiştir.وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا وَأُوذُوا حَتَّىٰ أَتَاهُمْ نَصْرُنَا وَلَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِ اللَّهِ وَلَقَدْ جَاءَكَ مِنْ نَبَإِ الْمُرْسَلِينَ 006:034:009
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(lar)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
6:39 Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği/dileyen kişiyi şaşırtır, dilediğini/dileyeni de dosdoğru yol üzerine koyar.وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِي الظُّلُمَاتِ مَنْ يَشَإِ اللَّهُ يُضْلِلْهُ وَمَنْ يَشَأْ يَجْعَلْهُ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ 006:039:002
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(lara)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
6:49 Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, fenalığa bulaşmaları yüzünden kendilerine azap dokunacaktır.وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا يَمَسُّهُمُ الْعَذَابُ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ 006:049:002
وَكَذَّبْتُمْvekeƶƶebtumsiz ise yalanladınızCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
6:57 De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur."قُلْ إِنِّي عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّي وَكَذَّبْتُمْ بِهِ مَا عِنْدِي مَا تَسْتَعْجِلُونَ بِهِ إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ يَقُصُّ الْحَقَّ وَهُوَ خَيْرُ الْفَاصِلِينَ 006:057:007
وَكَذَّبَvekeƶƶebeve yalanladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
istinaf Vavı – Vâvu’l-İstinâfiye
mazi fiil
6:66 O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim."وَكَذَّبَ بِهِ قَوْمُكَ وَهُوَ الْحَقُّ قُلْ لَسْتُ عَلَيْكُمْ بِوَكِيلٍ 006:066:001
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
6:93 Yalan düzüp Allah'a iftira eden veya kendine bir şey vahyedilmediği halde "Bana vahyedildi" diyen kişi ile, "Allah'ın ayet indirdiği gibi ben de indireceğim" diyen kimseden daha zalim kim vardır? Bir görsen o zalimleri ölüm dalgaları içindeyken. Melekler ellerini uzatmış, "Çıkarın canlarınızı!" diye! "Bugün zillet azabıyla cezalandırılacaksınız; çünkü Allah'a karşı gerçek dışı şeyler söylüyorsunuz ve çünkü O'nun ayetlerine karşı büyüklük taslıyordunuz."وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ قَالَ أُوحِيَ إِلَيَّ وَلَمْ يُوحَ إِلَيْهِ شَيْءٌ وَمَنْ قَالَ سَأُنْزِلُ مِثْلَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَوْ تَرَىٰ إِذِ الظَّالِمُونَ فِي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ وَالْمَلَائِكَةُ بَاسِطُو أَيْدِيهِمْ أَخْرِجُوا أَنْفُسَكُمُ الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنْتُمْ تَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ غَيْرَ الْحَقِّ وَكُنْتُمْ عَنْ ايَاتِهِ تَسْتَكْبِرُونَ 006:093:007
كَذِبًاkeƶibenbir yalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
6:144 Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerince kuşatılanı mı? Yoksa Allah size bunu önerirken siz de tanıklık mı ediyordunuz?" İlim dışı bir şekilde insanları şaşırtmak için yalan düzüp Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Allah, zulme sapan bir topluluğa kılavuzluk etmiyor.وَمِنَ الْإِبِلِ اثْنَيْنِ وَمِنَ الْبَقَرِ اثْنَيْنِ قُلْ الذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الْأُنْثَيَيْنِ أَمَّا اشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ الْأُنْثَيَيْنِ أَمْ كُنْتُمْ شُهَدَاءَ إِذْ وَصَّاكُمُ اللَّهُ بِهَٰذَا فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا لِيُضِلَّ النَّاسَ بِغَيْرِ عِلْمٍ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ 006:144:030
كَذَّبُوكَkeƶƶebūkeseni yalanladılarsaV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
6:147 Artık seni yalanlarlarsa şunu söyle: "Rabbiniz çok geniş bir rahmetin sahibidir. Ancak, O'nun azabı günaha batmışlar topluluğundan uzak tutulamaz."فَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقُلْ رَبُّكُمْ ذُو رَحْمَةٍ وَاسِعَةٍ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُهُ عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ 006:147:002
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayanlarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
6:148 Şirke batanlar şöyle diyecekler: "Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da yapmazdık." Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: "Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz."سَيَقُولُ الَّذِينَ أَشْرَكُوا لَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا أَشْرَكْنَا وَلَا ابَاؤُنَا وَلَا حَرَّمْنَا مِنْ شَيْءٍ كَذَٰلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ حَتَّىٰ ذَاقُوا بَأْسَنَا قُلْ هَلْ عِنْدَكُمْ مِنْ عِلْمٍ فَتُخْرِجُوهُ لَنَا إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنْ أَنْتُمْ إِلَّا تَخْرُصُونَ 006:148:016
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(ların)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
6:150 Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla âhirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.قُلْ هَلُمَّ شُهَدَاءَكُمُ الَّذِينَ يَشْهَدُونَ أَنَّ اللَّهَ حَرَّمَ هَٰذَا فَإِنْ شَهِدُوا فَلَا تَشْهَدْ مَعَهُمْ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاخِرَةِ وَهُمْ بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ 006:150:019
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayıpV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
6:157 Şunu da söylemelisiniz: "Eğer bize Kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha doğru yürüyüşlü olurduk." Artık size Rabbinizden bir beyyine, bir kılavuz ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim var? Ayetlerimize sırt dönenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en acıklısıyla cezalandıracağız.أَوْ تَقُولُوا لَوْ أَنَّا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّا أَهْدَىٰ مِنْهُمْ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِايَاتِ اللَّهِ وَصَدَفَ عَنْهَا سَنَجْزِي الَّذِينَ يَصْدِفُونَ عَنْ ايَاتِنَا سُوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ 006:157:021
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:36 Ayetlerimizi yalanlayıp onlar karşısında burun kıvıranlara gelince, bunlar ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır onun içinde.وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ 007:036:002
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
7:37 Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim vardır? İşte bunların Kitap'tan nasipleri kendilerine ulaşır, nihayet elçilerimiz onlara gelip canlarını alırken şöyle derler: "Allah dışındaki yakardıklarınız nerede?" Şu cevabı verirler: "Bizden uzaklaşıp kayboldular." Böylece, öz benlikleri aleyhine kendilerinin kafir olduğuna tanıklık ettiler.فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِايَاتِهِ أُولَٰئِكَ يَنَالُهُمْ نَصِيبُهُمْ مِنَ الْكِتَابِ حَتَّىٰ إِذَا جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوْنَهُمْ قَالُوا أَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ قَالُوا ضَلُّوا عَنَّا وَشَهِدُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُوا كَافِرِينَ 007:037:007
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
7:37 Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim vardır? İşte bunların Kitap'tan nasipleri kendilerine ulaşır, nihayet elçilerimiz onlara gelip canlarını alırken şöyle derler: "Allah dışındaki yakardıklarınız nerede?" Şu cevabı verirler: "Bizden uzaklaşıp kayboldular." Böylece, öz benlikleri aleyhine kendilerinin kafir olduğuna tanıklık ettiler.فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِايَاتِهِ أُولَٰئِكَ يَنَالُهُمْ نَصِيبُهُمْ مِنَ الْكِتَابِ حَتَّىٰ إِذَا جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوْنَهُمْ قَالُوا أَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ قَالُوا ضَلُّوا عَنَّا وَشَهِدُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُوا كَافِرِينَ 007:037:009
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:40 Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırız biz.إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَا لَا تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاءِ وَلَا يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّىٰ يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ وَكَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِمِينَ 007:040:003
فَكَذَّبُوهُfekeƶƶebūhuO'nu yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
7:64 Onu yalanladılar. Bunun üzerine biz onu beraberindekileri gemi içinde kurtardık, ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gözleri görmez bir topluluktu onlar.فَكَذَّبُوهُ فَأَنْجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا عَمِينَ 007:064:001
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanlarıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:64 Onu yalanladılar. Bunun üzerine biz onu beraberindekileri gemi içinde kurtardık, ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gözleri görmez bir topluluktu onlar.فَكَذَّبُوهُ فَأَنْجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا عَمِينَ 007:064:009
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalancılar-N– -in hali eril çoğul etken sıfat
mecrur
7:66 Toplumunun inkarcı kodamanları dediler ki: "Biz seni bir beyinsizliğe düşmüş görüyoruz ve kesinlikle yalancılardan olduğunu düşünüyoruz."قَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ إِنَّا لَنَرَاكَ فِي سَفَاهَةٍ وَإِنَّا لَنَظُنُّكَ مِنَ الْكَاذِبِينَ 007:066:014
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(ların)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:72 Nihayet, onu ve beraberindekileri bizden bir rahmetle kurtardık; ayetlerimizi yalanlayanların da kökünü kestik. İnanan kişiler değillerdi onlar.فَأَنْجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِنَّا وَقَطَعْنَا دَابِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَمَا كَانُوا مُؤْمِنِينَ 007:072:009
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
7:89 "Allah bizi, milletimizden kurtardıktan sonra tekrar ona dönersek yalan düzüp Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği sürece, sizin milletinize dönmemiz söz konusu edilemez. Rabbimiz, bilgice herşeyi kuşatmıştır. Allah'a dayanıp güvendik biz. Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim aramızda hak ile hükmet. Sen, çözüm getirenlerin en hayırlısısın."قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُمْ بَعْدَ إِذْ نَجَّانَا اللَّهُ مِنْهَا وَمَا يَكُونُ لَنَا أَنْ نَعُودَ فِيهَا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّنَا وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنْتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ 007:089:005
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:92 Şuayb'ı yalanlayanlar sanki o yerde hiç şenlik kurmamışlardı. Şuayb'ı yalanlayanlar hüsrana saplananların ta kendileriydi.الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَأَنْ لَمْ يَغْنَوْا فِيهَا الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَانُوا هُمُ الْخَاسِرِينَ 007:092:002
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:92 Şuayb'ı yalanlayanlar sanki o yerde hiç şenlik kurmamışlardı. Şuayb'ı yalanlayanlar hüsrana saplananların ta kendileriydi.الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَأَنْ لَمْ يَغْنَوْا فِيهَا الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَانُوا هُمُ الْخَاسِرِينَ 007:092:009
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:96 O medeniyetlerin halkı inanıp korunsalardı, elbette ki üzerlerine gökten ve yerden bereketler saçardım. Ama yalanladılar, biz de onları, kazanır olduklarıyla yakalayıverdik.وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَىٰ امَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَلَٰكِنْ كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ 007:096:014
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladıklarındanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:101 İşte o kentler / medeniyetler! Haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz sana. Andolsun, resulleri onlara açık-seçik deliller getirmişti. Ama daha önce yalanlamış oldukları için inanmadılar. Küfre sapanların kalplerini Allah işte böyle mühürler.تِلْكَ الْقُرَىٰ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَائِهَا وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا مِنْ قَبْلُ كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْكَافِرِينَ 007:101:015
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlamışlardıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:136 Bunun üzerine biz de onlardan öc aldık: Ayetlerimizi yalanladıkları, onlara aldırmazlık ettikleri için hepsini suda bozduk.فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلِينَ 007:136:007
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:146 Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım: Onlar hangi mucizeyi görseler ona inanmazlar. Doğruya varan yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onlara karşı kayıtsız kaldılar.سَأَصْرِفُ عَنْ ايَاتِيَ الَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَإِنْ يَرَوْا كُلَّ ايَةٍ لَا يُؤْمِنُوا بِهَا وَإِنْ يَرَوْا سَبِيلَ الرُّشْدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا وَإِنْ يَرَوْا سَبِيلَ الْغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلِينَ 007:146:032
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanlarınV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:147 Ayetlerimizi ve ahirete varılacağını yalan sayanların tüm yaptıkları boşa gitmiştir. Bulacakları karşılık, yapıp ürettiklerinden başkası olmayacaktır.وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَلِقَاءِ الْاخِرَةِ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ هَلْ يُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ 007:147:002
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:176 Dileseydik onu, o ayetlerle yüceltirdik. Ama o, yere saplandı, iğreti arzularına uydu. Onun durumu şu köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan dilini sarkıtarak solur, kendi haline bıraksan dilini sarkıtarak solur. Ayetlerimizi yalanlayan toplumun örneği işte budur. Bu hikayeyi anlat ki düşünüp taşınabilsinler.وَلَوْ شِئْنَا لَرَفَعْنَاهُ بِهَا وَلَٰكِنَّهُ أَخْلَدَ إِلَى الْأَرْضِ وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ الْكَلْبِ إِنْ تَحْمِلْ عَلَيْهِ يَلْهَثْ أَوْ تَتْرُكْهُ يَلْهَثْ ذَٰلِكَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا فَاقْصُصِ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ 007:176:025
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:177 Ayetlerimizi yalanlayan topluluğun vücut verdiği örnek ne kötüdür! Onlar öz benliklerine zulmediyorlardı.سَاءَ مَثَلًا الْقَوْمُ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَأَنْفُسَهُمْ كَانُوا يَظْلِمُونَ 007:177:005
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanlarıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:182 Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilemeyecekleri bir yerden ağır ağır çöküşe götüreceğiz.وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ 007:182:002
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlamışlardıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
8:54 Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin tavırları gibi. Rablerinin ayetlerini yalanlamışlardı. Biz de onları günahları yüzünden mahvettik. Firavun hanedanını da boğmuştuk. Bunların tümü zulme sapanlardı.كَدَأْبِ الِ فِرْعَوْنَ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ كَذَّبُوا بِايَاتِ رَبِّهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَأَغْرَقْنَا الَ فِرْعَوْنَ وَكُلٌّ كَانُوا ظَالِمِينَ 008:054:007
لَكَاذِبُونَlekāƶibūneyalancı olduklarınıEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
9:42 Eğer o, yakın bir dünya menfaati yahut orta bir yolculuk olsa idi, elbette seni izleyeceklerdi. Ama o zorluklarla dolu yolculuk kendilerine uzak geldi. "Gücümüz yetseydi sizinle çıkacaktık" diye Allah'a yemin de ederler. Kendilerini mahvediyorlar. Allah biliyor ki onlar, kesinlikle yalancıdırlar.لَوْ كَانَ عَرَضًا قَرِيبًا وَسَفَرًا قَاصِدًا لَاتَّبَعُوكَ وَلَٰكِنْ بَعُدَتْ عَلَيْهِمُ الشُّقَّةُ وَسَيَحْلِفُونَ بِاللَّهِ لَوِ اسْتَطَعْنَا لَخَرَجْنَا مَعَكُمْ يُهْلِكُونَ أَنْفُسَهُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 009:042:023
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalan söyleyenlerN– ismin -i hali eril çoğul etken sıfat
mansub
9:43 Allah seni affetsin; neden onlara izin verdin de beklemedin ki, doğru söyleyenler sana açık seçik belli olsun da yalancıları bilesin.عَفَا اللَّهُ عَنْكَ لِمَ أَذِنْتَ لَهُمْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَتَعْلَمَ الْكَاذِبِينَ 009:043:013
يَكْذِبُونَyekƶibūneyalan söylüyor(lar)V– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
9:77 Nihayet Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi.فَأَعْقَبَهُمْ نِفَاقًا فِي قُلُوبِهِمْ إِلَىٰ يَوْمِ يَلْقَوْنَهُ بِمَا أَخْلَفُوا اللَّهَ مَا وَعَدُوهُ وَبِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ 009:077:015
كَذَبُواkeƶebūyalan söyleyen(ler)V– 3. şahıs eril çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
9:90 Göçebe Arapların özür bahane edenleri kendilerine izin verilmesi için geldiler; Allah'a ve resulüne yalan söyleyenler oturdular. Onların küfre sapanlarına korkunç bir azap erişecektir.وَجَاءَ الْمُعَذِّرُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ لِيُؤْذَنَ لَهُمْ وَقَعَدَ الَّذِينَ كَذَبُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ سَيُصِيبُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ 009:090:009
لَكَاذِبُونَlekāƶibūneyalan söylediklerineEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
merfu
9:107 Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır: Zarar vermek için, nankörlük için, inananları fırkalara bölmek için, daha önceden Allah ve resulüyle savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. "İyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz!" diye gerile gerile yemin de edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar.وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَادًا لِمَنْ حَارَبَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُ وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا الْحُسْنَىٰ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 009:107:024
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
10:17 Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, suçlular iflah etmezler.فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِايَاتِهِ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ 010:017:007
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayandanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
10:17 Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, suçlular iflah etmezler.فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِايَاتِهِ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ 010:017:009
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
10:39 Hayır, düşündükleri gibi değil. Onlar, ilmini kuşatamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamıştı. Bak da gör nasıl olmuştur zalimlerin sonu!بَلْ كَذَّبُوا بِمَا لَمْ يُحِيطُوا بِعِلْمِهِ وَلَمَّا يَأْتِهِمْ تَأْوِيلُهُ كَذَٰلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِمِينَ 010:039:002
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlamışlardıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
10:39 Hayır, düşündükleri gibi değil. Onlar, ilmini kuşatamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamıştı. Bak da gör nasıl olmuştur zalimlerin sonu!بَلْ كَذَّبُوا بِمَا لَمْ يُحِيطُوا بِعِلْمِهِ وَلَمَّا يَأْتِهِمْ تَأْوِيلُهُ كَذَٰلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِمِينَ 010:039:011
كَذَّبُوكَkeƶƶebūkeseni yalanlarlarsaV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
10:41 Seni yalanladılarsa şöyle söyle: "Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız size. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım."وَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقُلْ لِي عَمَلِي وَلَكُمْ عَمَلُكُمْ أَنْتُمْ بَرِيئُونَ مِمَّا أَعْمَلُ وَأَنَا بَرِيءٌ مِمَّا تَعْمَلُونَ 010:041:002
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(lar)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
10:45 Onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; aralarında tanışırlar. Allah'a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmamış bulunanlar, hüsrana uğramışlardır.وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ كَأَنْ لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِنَ النَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيْنَهُمْ قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ 010:045:015
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
10:60 Yalanı Allah'a yakıştıranlar, kıyamet günü hakkında ne düşünüyorlar? Allah, insanlara karşı elbette lütuf sahibidir, fakat onların çokları şükretmiyorlar.وَمَا ظَنُّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ 010:060:007
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
10:69 De ki: "Allah hakkında yalan düzüp iftira edenler iflah etmeyeceklerdir!"قُلْ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ 010:069:007
فَكَذَّبُوهُfekeƶƶebūhuyine de onu yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
10:73 Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor!فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ وَجَعَلْنَاهُمْ خَلَائِفَ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنْذَرِينَ 010:073:001
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(ları)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
10:73 Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor!فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ وَجَعَلْنَاهُمْ خَلَائِفَ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنْذَرِينَ 010:073:011
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladıklarıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
10:74 Nûh'un ardından birçok resulleri daha toplumlarına gönderdik. Onlara açık seçik kanıtlar getirdiler. Ama onlar daha önceden yalanladıkları şeye bir türlü inanmadılar. Azgınlığa sapanların kalplerini biz, işte böyle mühürleriz.ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَاءُوهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا بِهِ مِنْ قَبْلُ كَذَٰلِكَ نَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْمُعْتَدِينَ 010:074:014
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(lar)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
10:95 Ve sakın ayetlerimizi yalanlayanlardan olma, yoksa hüsrana düşenlerden olursun.وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِ اللَّهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِرِينَ 010:095:005
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
11:18 Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim var? Onlar Rablerine arz edilecekler. Tanıklar diyecekler ki: "İşte bunlardır Rableri hakkında yalan uyduranlar." Herkes duysun ki, Allah'ın laneti zalimler üstünedir.وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أُولَٰئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَىٰ رَبِّهِمْ وَيَقُولُ الْأَشْهَادُ هَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَىٰ رَبِّهِمْ أَلَا لَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ 011:018:007
كَذَبُواkeƶebūyalan söyleyen(ler)V– 3. şahıs eril çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
11:18 Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim var? Onlar Rablerine arz edilecekler. Tanıklar diyecekler ki: "İşte bunlardır Rableri hakkında yalan uyduranlar." Herkes duysun ki, Allah'ın laneti zalimler üstünedir.وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أُولَٰئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَىٰ رَبِّهِمْ وَيَقُولُ الْأَشْهَادُ هَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَىٰ رَبِّهِمْ أَلَا لَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ 011:018:016
كَاذِبِينَkāƶibīneyalancılarsınızN– ismin -i hali eril çoğul etken sıfat
mansub
11:27 Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değilsin. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine, sizi yalancılar sayıyoruz."فَقَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ مَا نَرَاكَ إِلَّا بَشَرًا مِثْلَنَا وَمَا نَرَاكَ اتَّبَعَكَ إِلَّا الَّذِينَ هُمْ أَرَاذِلُنَا بَادِيَ الرَّأْيِ وَمَا نَرَىٰ لَكُمْ عَلَيْنَا مِنْ فَضْلٍ بَلْ نَظُنُّكُمْ كَاذِبِينَ 011:027:029
مَكْذُوبٍmekƶūbinyalanlanmayacakN– -in hali eril belirsiz edilgen sıfat
mecrur
11:65 Ama deveyi yere yıkıp kestiler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak bir tehdittir."فَعَقَرُوهَا فَقَالَ تَمَتَّعُوا فِي دَارِكُمْ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ ذَٰلِكَ وَعْدٌ غَيْرُ مَكْذُوبٍ 011:065:011
كَاذِبٌkāƶibunyalancı olduğunuN– yalın hal eril belirsiz etken sıfat
merfu
11:93 "Ey toplumum! Elinizden geleni yapın, ben görevimi yapıyorum. Yakında bileceksiniz rezil edici bir azabın kime geleceğini, yalancının kim olduğunu! Gözetleyin, ben de sizinle beraber gözetliyorum."ويَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ سَوْفَ تَعْلَمُونَ مَنْ يَأْتِيهِ عَذَابٌ يُخْزِيهِ وَمَنْ هُوَ كَاذِبٌ وَارْتَقِبُوا إِنِّي مَعَكُمْ رَقِيبٌ 011:093:016
كَذِبٍkeƶibinyalandanN– -in hali eril belirsiz isim
mecrur
12:18 Yûsuf'un gömleği üstüne sahte bir kan çalmışlardı, getirdiler. Babaları dedi ki: "İş, söylediğiniz gibi değil. Nefisleriniz sizi aldatıp bir işe itmiş. Artık bana düşen, güzelce sabretmek. Anlattıklarınıza karşı yalnız müsteân olan Allah'tan yardım istenir."وَجَاءُوا عَلَىٰ قَمِيصِهِ بِدَمٍ كَذِبٍ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنْفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ وَاللَّهُ الْمُسْتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ 012:018:005
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalancılardandırN– -in hali eril çoğul etken sıfat
mecrur
12:26 Yûsuf dedi ki: "O, gönlünü eğlendirmek için beni kullanmak istedi." Kadının ailesinden bir tanık da şu yolda tanıklık etti: "Eğer erkeğin gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylüyor, bu durumda erkek yalancılardandır.قَالَ هِيَ رَاوَدَتْنِي عَنْ نَفْسِي وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ أَهْلِهَا إِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِنْ قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الْكَاذِبِينَ 012:026:019
فَكَذَبَتْfekeƶebetkadın yalancıdırREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
istinaf fa sı
mazi fiil
12:27 Eğer erkeğin gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir. Bu durumda erkek, doğru sözlülerdendir."وَإِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ فَكَذَبَتْ وَهُوَ مِنَ الصَّادِقِينَ 012:027:007
كَاذِبِينَkāƶibīneyalancıN– ismin -i hali eril çoğul etken sıfat
mansub
12:74 Sordular: "Eğer yalan söylüyorsanız, hırsızlığı yapanın cezası nedir?"قَالُوا فَمَا جَزَاؤُهُ إِنْ كُنْتُمْ كَاذِبِينَ 012:074:006
كُذِبُواkuƶibūyalanlandıklarınıV– 3. şahıs eril çoğul edilgen geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil mebni meçhul vav muttasıl (bitişik) zamir
12:110 Ne zaman ki resuller ümitsizliğe düşüp yalanlandıkları kanısına vardılar, işte o zaman yardımımız kendilerine ulaştı da dilediklerimiz kurtarıldı. Azabımız suçlular topluluğundan geri çevrilemez.حَتَّىٰ إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا جَاءَهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّيَ مَنْ نَشَاءُ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ 012:110:008
كَذَّبَkeƶƶebeyalanladılarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
15:80 Yemin olsun, Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladı.وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ 015:080:002
الْمُكَذِّبِينَl-mukeƶƶibīneyalanlayanlarınN– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
mecrur
16:36 Andolsun, biz her ümmette şöyle tebliğ yapan bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin, tâğutttan kaçının. Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün.وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَسُولًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَ فَمِنْهُمْ مَنْ هَدَى اللَّهُ وَمِنْهُمْ مَنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلَالَةُ فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ 016:036:028
كَاذِبِينَkāƶibīneyalancılarN– ismin -i hali eril çoğul etken sıfat
mansub
16:39 Diriltecek ki, onlara, ihtilafa düştükleri şeyi açık seçik göstersin ve küfre sapanlar kendilerinin yalancılar olduğunu bilsinler.لِيُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي يَخْتَلِفُونَ فِيهِ وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّهُمْ كَانُوا كَاذِبِينَ 016:039:011
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
16:62 Kendilerinin bile çirkin bulacağı şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. Dilleri de yalan düzüp donatıyor: En ileri güzellik onlarınmış! Kuşkusuz olan şu: Onlar için ateş vardır. Ve ona en önden gideceklerdir.وَيَجْعَلُونَ لِلَّهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ أَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ الْحُسْنَىٰ لَا جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ النَّارَ وَأَنَّهُمْ مُفْرَطُونَ 016:062:007
لَكَاذِبُونَlekāƶibūnetamamen yalancılarsınızEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
16:86 Şirke sapanlar, ortak tuttuklarını gördüklerinde şöyle derler: "Rabbimiz, işte bunlar seni bırakıp da yalvarıp yakardığımız ortaklarımız." Bunun üzerine ortakları onlara şöyle söz dokundururlar: "Siz, yalancılarsınız, yalancılar!"وَإِذَا رَأَى الَّذِينَ أَشْرَكُوا شُرَكَاءَهُمْ قَالُوا رَبَّنَا هَٰؤُلَاءِ شُرَكَاؤُنَا الَّذِينَ كُنَّا نَدْعُو مِنْ دُونِكَ فَأَلْقَوْا إِلَيْهِمُ الْقَوْلَ إِنَّكُمْ لَكَاذِبُونَ 016:086:019
الْكَذِبَl-keƶibeyalanıN– ismin -i hali eril isim
mansub
16:105 Yalanı ancak, Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydururlar. Yalancılık edenler onların ta kendileridir.إِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِايَاتِ اللَّهِ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْكَاذِبُونَ 016:105:003
الْكَاذِبُونَl-kāƶibūneyalancılarN– yalın hal eril çoğul etken sıfat
merfu
16:105 Yalanı ancak, Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydururlar. Yalancılık edenler onların ta kendileridir.إِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِايَاتِ اللَّهِ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْكَاذِبُونَ 016:105:011
فَكَذَّبُوهُfekeƶƶebūhuonu yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
16:113 Yemin olsun ki, onlara içlerinden bir resul geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulümlerine devam edip dururken azap kendilerini yakaladı.وَلَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْهُمْ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ وَهُمْ ظَالِمُونَ 016:113:005
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
16:116 Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ 016:116:006
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
16:116 Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ 016:116:014
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
16:116 Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ 016:116:020
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlamalarıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
17:59 Bizi, mucizeler göstermekten alıkoyan, daha öncekilerin onları yalanlamış olmasından başka bir şey değildir. Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onunla kendilerine zulmettiler. Biz, mucizeleri yalnız korkutup sindirmek için göndeririz.وَمَا مَنَعَنَا أَنْ نُرْسِلَ بِالْايَاتِ إِلَّا أَنْ كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ وَاتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُوا بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالْايَاتِ إِلَّا تَخْوِيفًا 017:059:008
كَذِبًاkeƶibenyalandanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
18:5 Ona ilişkin ne kendilerinin bir ilmi vardır ne de atalarının. Söz olarak ne büyüktür ağızlarından çıkıveren! Onlar bir yalandan başka şey söylemiyorlar.مَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِابَائِهِمْ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِنْ يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبًا 018:005:016
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
18:15 "Şunlar, şu kavmimiz O'ndan başka ilahlar edindiler. Onlar hakkında açık bir kanıt getirselerdi ya! Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir?!"هَٰؤُلَاءِ قَوْمُنَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ الِهَةً لَوْلَا يَأْتُونَ عَلَيْهِمْ بِسُلْطَانٍ بَيِّنٍ فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا 018:015:018
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
20:48 "Azabın, yalanlayıp yüz çevirenler üzerine olacağı bize vahyedildi."إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَىٰ مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ 020:048:009
فَكَذَّبَfekeƶƶebeyine de yalanladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
istinaf fa sı
mazi fiil
20:56 Yemin olsun, o Firavun'a ayetlerimizin tamamını gösterdik ama yalanlayıp inadını sürdürdü.وَلَقَدْ أَرَيْنَاهُ ايَاتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَىٰ 020:056:005
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
20:61 Mûsa onlara dedi ki: "Yazıklar olsun size, yalan düzerek Allah'a iftira etmeyin! Yoksa bir azap ile kökünüzü kurutur. İftira eden, perişan olmuştur."قَالَ لَهُمْ مُوسَىٰ وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرَىٰ 020:061:009
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
21:77 Ona, ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün toplumuydu onlar. Hepsini birden batırıp boğduk.وَنَصَرْنَاهُ مِنَ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ 021:077:005
يُكَذِّبُوكَyukeƶƶibūkeseni yalanlıyorlarsaV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
22:42 Eğer seni yalanlıyorlarsa bilesin ki, senden önce Nûh kavmi de Âd da, Semûd da yalanladı.وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ 022:042:002
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanlamıştıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
22:42 Eğer seni yalanlıyorlarsa bilesin ki, senden önce Nûh kavmi de Âd da, Semûd da yalanladı.وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ 022:042:004
وَكُذِّبَve kuƶƶibeve yalanlanmıştıCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) edilgen geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil meçhul mebni
22:44 Medyen halkı da. Mûsa da yalanlamıştı da ben, inkârcılara biraz süre vermiş sonra hepsini yakalamıştım. Nasılmış benim azabım!وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ وَكُذِّبَ مُوسَىٰ فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ 022:044:003
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlayanlarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
22:57 İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar için aşağılayıcı bir azap öngörülmüştür.وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ 022:057:003
كَذَّبُونِkeƶƶebūniyalanlamalarıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 1. şahıs tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir sondaki esre mahzuf mütekkellim ya sı kısaltması mahallen mansub mefulün bih
23:26 Nûh şöyle yakardı: "Rabbim, beni yalanlamaları karşısında yardım et bana!"قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ 023:026:005
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlayanlarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
23:33 Toplumunun, dünya hayatında servet ve refaha ulaştırdığımız halde inkâra sapıp âhiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman takımı şöyle dedi: "Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor."وَقَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِهِ الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِلِقَاءِ الْاخِرَةِ وَأَتْرَفْنَاهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا مَا هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يَأْكُلُ مِمَّا تَأْكُلُونَ مِنْهُ وَيَشْرَبُ مِمَّا تَشْرَبُونَ 023:033:007
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
23:38 "O, yalan düzüp Allah'a iftira eden bir adamdan başkası değil. Biz ona inanmıyoruz."إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا وَمَا نَحْنُ لَهُ بِمُؤْمِنِينَ 023:038:008
كَذَّبُونِkeƶƶebūnibeni yalanlamalarıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 1. şahıs tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir sondaki esre mahzuf mütekkellim ya sı kısaltması mahallen mansub mefulün bih
23:39 O peygamber şöyle yakardı: "Rabbim, beni yalanlamaları karşısında yardım et bana!"قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ 023:039:005
كَذَّبُوهُkeƶƶebūhuonlar onu yalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
23:44 Sonra, resullerimizi art arda gönderdik. Hangi ümmete resulü geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsane yaptık. Dönmeze gitsin iman etmeyen bir topluluk!ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَىٰ كُلَّ مَا جَاءَ أُمَّةً رَسُولُهَا كَذَّبُوهُ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُمْ بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ فَبُعْدًا لِقَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ 023:044:010
فَكَذَّبُوهُمَاfekeƶƶebūhumāonları yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs ikil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
23:48 İkisini de yalanladılar, böylece helâk edilenler arasına katıldılar.فَكَذَّبُوهُمَا فَكَانُوا مِنَ الْمُهْلَكِينَ 023:048:001
لَكَاذِبُونَlekāƶibūneyalancıdırlarEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
merfu
23:90 Hayır, hayır! Biz onlara hakkı getirdik ama onlar tam anlamıyla yalancıdırlar.بَلْ أَتَيْنَاهُمْ بِالْحَقِّ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 023:090:005
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūneyalanlardınızV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
23:105 "Ayetlerim size okunmadı mı?" Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz?"أَلَمْ تَكُنْ ايَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ 023:105:008
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalan söyleyenler-N– -in hali eril çoğul etken sıfat
mecrur
24:7 Beşincide, eğer yalancılardansa, Allah'ın laneti üzerine olsun diye söz söyler.وَالْخَامِسَةُ أَنَّ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَيْهِ إِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِبِينَ 024:007:009
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalan söyleyenler-N– -in hali eril çoğul etken sıfat
mecrur
24:8 İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına dört kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı düşürür.وَيَدْرَأُ عَنْهَا الْعَذَابَ أَنْ تَشْهَدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ 024:008:011
الْكَاذِبُونَl-kāƶibūneyalancılardırN– yalın hal eril çoğul etken sıfat
merfu
24:13 Ona dört tanık getirselerdi ya! Mademki, tanıkları getiremediler, o halde Allah katında onlar yalancılardır.لَوْلَا جَاءُوا عَلَيْهِ بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَإِذْ لَمْ يَأْتُوا بِالشُّهَدَاءِ فَأُولَٰئِكَ عِنْدَ اللَّهِ هُمُ الْكَاذِبُونَ 024:013:014
كَذَّبُواkeƶƶebūonlar yalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
25:11 İş onların söyledikleri gibi değil. Onlar o kıyamet saatini yalanladılar. Ve biz, kıyamet saatini yalanlayanlara alevli bir ateş hazırlamışızdır.بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا 025:011:002
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
25:11 İş onların söyledikleri gibi değil. Onlar o kıyamet saatini yalanladılar. Ve biz, kıyamet saatini yalanlayanlara alevli bir ateş hazırlamışızdır.بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا 025:011:006
كَذَّبُوكُمْkeƶƶebūkumsizi yalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
25:19 İşte haklarında söz söyledikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı olabilirsiniz. Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız.فَقَدْ كَذَّبُوكُمْ بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَنْ يَظْلِمْ مِنْكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا 025:019:002
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlıyorlarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
25:36 Ardından şöyle dedik: "Ayetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin." Biraz sonra da o topluluğu yerle bir ettik.فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا 025:036:006
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladıklarıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
25:37 Ve Nûh kavmi... Resulleri yalanladıklarında hepsini boğup, insanlara bir ibret yaptık. Zalimler için acıklı bir azap hazırladık.وَقَوْمَ نُوحٍ لَمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ ايَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا 025:037:004
كَذَّبْتُمْkeƶƶebtumyalanladınızV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
25:77 De ki: "Duanız/davetiniz yoksa, Rabbim sizi ne yapsın? Yalanladınız; bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır."قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا 025:077:009
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
26:6 Yemin olsun, yalanladılar ama yakında gelecektir onlara alaya alıp durdukları şeyin haberleri.فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنْبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ 026:006:002
يُكَذِّبُونِyukeƶƶibūnibeni yalanlayacaklarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 1. şahıs tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir sondaki esre mahzuf mütekkellim ya sı kısaltması mahallen mansub mefulün bih
26:12 Demişti ki Mûsa: "Rabbim, doğrusu ben, beni yalanlamalarından korkuyorum."قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ 026:012:006
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
26:105 Nûh kavmi de hak elçileri yalanladı.كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ 026:105:001
كَذَّبُونِkeƶƶebūnibeni yalanladıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 1. şahıs tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir sondaki esre mahzuf mütekkellim ya sı kısaltması mahallen mansub mefulün bih
26:117 Nûh şöyle yakardı: "Rabbim, toplumum beni yalanladı."قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ 026:117:005
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
26:123 Âd da peygamberleri yalanladı.كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ 026:123:001
فَكَذَّبُوهُfekeƶƶebūhuonu yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
26:139 Onu bu şekilde yalanladılar, biz de onları helâk ettik. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminlerden değildi.فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَايَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ 026:139:001
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
26:141 Semûd da peygamlerleri yalanladı.كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ 026:141:001
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
26:160 Lût kavmi de hak elçilerini yalanladı.كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ الْمُرْسَلِينَ 026:160:001
كَذَّبَkeƶƶebeyalanladıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
26:176 Eyke halkı da elçileri yalanladı.كَذَّبَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ 026:176:001
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīnemutlaka yalancılar-N– -in hali eril çoğul etken sıfat
mecrur
26:186 "Sen bizim gibi bir insandan başka şey değilsin. Biz senin yalancılardan olduğunu düşünüyoruz."وَمَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَإِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ 026:186:009
فَكَذَّبُوهُfekeƶƶebūhufakat onu yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
26:189 Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı.فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ 026:189:001
كَاذِبُونَkāƶibūneyalan söylerlerN– yalın hal eril çoğul etken sıfat
merfu
26:223 Kulak kabartırlar ama çoğu yalancılardır onların.يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ 026:223:004
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalancılar-N– -in hali eril çoğul etken sıfat
mecrur
27:27 Süleyman dedi: "Doğru mu söyledin yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz!"قَالَ سَنَنْظُرُ أَصَدَقْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْكَاذِبِينَ 027:027:007
يُكَذِّبُyukeƶƶibuyalanlayanlar-V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
27:83 O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler.وَيَوْمَ نَحْشُرُ مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ فَوْجًا مِمَّنْ يُكَذِّبُ بِايَاتِنَا فَهُمْ يُوزَعُونَ 027:083:008
أَكَذَّبْتُمْekeƶƶebtumyalanladınız mı?INTG– soru önekialif
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
soru harfi (hemze)
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
27:84 Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi, ilminiz onları kuşatmadığı halde inkâr mı ettiniz yoksa ne yapıyordunuz?" der.حَتَّىٰ إِذَا جَاءُوا قَالَ أَكَذَّبْتُمْ بِايَاتِي وَلَمْ تُحِيطُوا بِهَا عِلْمًا أَمَّاذَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 027:084:005
يُكَذِّبُونِyukeƶƶibūnibeni yalanlayacaklaV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 1. şahıs tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir sondaki esre mahzuf mütekkellim ya sı kısaltması mahallen mansub mefulün bih
28:34 "Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca daha etkilidir/benden daha güzel konuşur. Onu da benimle yardımcı olarak gönder ki beni tasdiklesin; beni yalanlamalarından korkuyorum."وَأَخِي هَارُونُ هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ 028:034:014
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalancılar-N– -in hali eril çoğul etken sıfat
mecrur
28:38 Firavun dedi: "Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Benim için çamurun üzerinde ocağı yakıp bana bir kule yap ki Mûsa'nın tanrısına ulaşayım. Aslında ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum."وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ مَا عَلِمْتُ لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرِي فَأَوْقِدْ لِي يَا هَامَانُ عَلَى الطِّينِ فَاجْعَلْ لِي صَرْحًا لَعَلِّي أَطَّلِعُ إِلَىٰ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ مِنَ الْكَاذِبِينَ 028:038:029
الْكَاذِبِينَl-kāƶibīneyalancılarıN– ismin -i hali eril çoğul etken sıfat
mansub
29:3 Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve O, yalancıları da elbette bilecektir.وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِبِينَ 029:003:011
لَكَاذِبُونَlekāƶibūnetamamen yalancıdırlarEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
29:12 İnkâr edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar, iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar.وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ امَنُوا اتَّبِعُوا سَبِيلَنَا وَلْنَحْمِلْ خَطَايَاكُمْ وَمَا هُمْ بِحَامِلِينَ مِنْ خَطَايَاهُمْ مِنْ شَيْءٍ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 029:012:018
تُكَذِّبُواtukeƶƶibūyalanlarsanızV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) edilgen bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil mebni meçhul vav muttasıl (bitişik) zamir mansub
29:18 "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."وَإِنْ تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ 029:018:002
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlamışlardıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
29:18 "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."وَإِنْ تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ 029:018:004
فَكَذَّبُوهُfekeƶƶebūhuonu yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
29:37 Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler.فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ 029:037:001
كَذِبًاkeƶibenyalanıN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
29:68 Yalan düzüp Allah'a iftira eden, yahut kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayan kişiden daha zalim kim vardır? Cehennemde değil midir kâfirlerin barınağı?وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ 029:068:007
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayandanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
29:68 Yalan düzüp Allah'a iftira eden, yahut kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayan kişiden daha zalim kim vardır? Cehennemde değil midir kâfirlerin barınağı?وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ 029:068:009
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
30:10 Sonra o çirkinlik ve kötülük sergileyenlerin sonu, çirkinlik ve kötülüğün en beteri oldu. Çünkü Allah'ın ayetlerini yalanlamışlardı ve o ayetlerle alay ediyorlardı.ثُمَّ كَانَ عَاقِبَةَ الَّذِينَ أَسَاءُوا السُّوأَىٰ أَنْ كَذَّبُوا بِايَاتِ اللَّهِ وَكَانُوا بِهَا يَسْتَهْزِئُونَ 030:010:008
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlayanlarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
30:16 İnkâr edip ayetlerimizi ve âhiret buluşmasını yalanlayanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulurlar.وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَلِقَاءِ الْاخِرَةِ فَأُولَٰئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ 030:016:004
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūneyalanlamaktaV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
32:20 Sapmış olanların varacakları yerse ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler. Ve şöyle denir onlara: "Yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadıverin!"وَأَمَّا الَّذِينَ فَسَقُوا فَمَأْوَاهُمُ النَّارُ كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا أُعِيدُوا فِيهَا وَقِيلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ 032:020:021
كَذِبًاkeƶibenbir yalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
34:8 "Yalan düzüp Allah'a iftira mı ediyor, yoksa çıldırmış mı bu?" Hayır, söyledikleri gibi değil! Gerçek şu ki, âhirete inanmayanlar, dönüşü olmayan bir sapıklık ve bir azap içindedirler.أَفْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَمْ بِهِ جِنَّةٌ بَلِ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاخِرَةِ فِي الْعَذَابِ وَالضَّلَالِ الْبَعِيدِ 034:008:004
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūneyalanlamaktaV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
34:42 Artık o gün, birinizin diğerine yarar sağlamaya da zarar vermeye de gücü yetmez. Zulme sapanlara şöyle deriz: "O kendisini yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın!"فَالْيَوْمَ لَا يَمْلِكُ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ نَفْعًا وَلَا ضَرًّا وَنَقُولُ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ 034:042:018
وَكَذَّبَve keƶƶebeyalanlanmışlardıCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil
34:45 Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!?وَكَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَمَا بَلَغُوا مِعْشَارَ مَا اتَيْنَاهُمْ فَكَذَّبُوا رُسُلِي فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ 034:045:001
فَكَذَّبُواfekeƶƶebūfakat yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
34:45 Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!?وَكَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَمَا بَلَغُوا مِعْشَارَ مَا اتَيْنَاهُمْ فَكَذَّبُوا رُسُلِي فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ 034:045:010
يُكَذِّبُوكَyukeƶƶibūkeseni yalanlıyorlarsaV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
35:4 Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki resuller de yalanlanmıştır. Bütün işler ve oluşlar Allah'a döndürülür.وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ 035:004:002
كُذِّبَتْkuƶƶibetyalanlanmıştırV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) edilgen geçmiş zaman fiili
mazi fiil meçhul mebni
35:4 Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki resuller de yalanlanmıştır. Bütün işler ve oluşlar Allah'a döndürülür.وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ 035:004:004
يُكَذِّبُوكَyukeƶƶibūkeseni yalanlıyorlarsaV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
35:25 Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Resulleri onlara açık seçik mesajlar, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُنِيرِ 035:025:002
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlamışlardıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
35:25 Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Resulleri onlara açık seçik mesajlar, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُنِيرِ 035:025:004
فَكَذَّبُوهُمَاfekeƶƶebūhumāonları yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs ikil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
36:14 Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen elçileriz!"إِذْ أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُوا إِنَّا إِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ 036:014:005
تَكْذِبُونَtekƶibūneyalan söylüyorsunuzV– 2. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
36:15 Kent halkı dedi ki: "Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."قَالُوا مَا أَنْتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَمَا أَنْزَلَ الرَّحْمَٰنُ مِنْ شَيْءٍ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا تَكْذِبُونَ 036:015:015
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūneyalanlıyorV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
37:21 O yalanlayıp durduğunuz ayrım günüdür bu.هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ 037:021:007
فَكَذَّبُوهُfekeƶƶebūhuonu yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
37:127 Sonunda onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka huzura getirileceklerdir.فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ 037:127:001
لَكَاذِبُونَlekāƶibūneelbette yalancıdırlarEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
merfu
37:152 "Allah doğurdu!" Vallahi onlar yalancıdırlar.وَلَدَ اللَّهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 037:152:004
كَذَّابٌkeƶƶābunyalancıADJ– yalın hal eril tekil belirsiz sıfat
sıfat merfu
38:4 Kendi içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. Ve şöyle dedi bu nankörler: "Bu adam yalanlar düzen bir büyücü..."وَعَجِبُوا أَنْ جَاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ 038:004:010
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanlamıştıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
38:12 Onlardan önce Nûh kavmi ve Âd da yalanlamıştı. Kazıklar sahibi Firavun da...كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ 038:012:001
كَذَّبَkeƶƶebeyalanladılarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
38:14 Bunların hepsi, resulleri yalanlamaktan başka bir şey yapmadılar. Sonunda azabım hak oldu.إِنْ كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ 038:014:004
كَاذِبٌkāƶibunyalancıN– yalın hal eril belirsiz etken sıfat
merfu
39:3 Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'ndan başkasını veliler edinerek, "biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَىٰ إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ 039:003:032
كَذَّبَkeƶƶebeyalanladılarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
39:25 Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Fakat azap kendilerine, hiç farkında olmadıkları bir yerden geldi.كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَأَتَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ 039:025:001
كَذَبَkeƶebeyalan uydurandanV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
39:32 Allah hakkında yalan düzenden ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kafirler için bir barınak yok mu?فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءَهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ 039:032:004
وَكَذَّبَve keƶƶebeve yalanlayandanCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil
39:32 Allah hakkında yalan düzenden ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kafirler için bir barınak yok mu?فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءَهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ 039:032:007
فَكَذَّبْتَfekeƶƶebtefakat sen yalanladınREM– devam ettirme öneki
V– 2. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
39:59 Hayır, olmaz! Ayetlerim sana geldi de onları hemen yalanlayıverdin; büyüklük tasladın ve kafirlerden oldun.بَلَىٰ قَدْ جَاءَتْكَ ايَاتِي فَكَذَّبْتَ بِهَا وَاسْتَكْبَرْتَ وَكُنْتَ مِنَ الْكَافِرِينَ 039:059:005
كَذَبُواkeƶebūyalan uyduranlarınV– 3. şahıs eril çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
39:60 Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet günü yüzleri simsiyah halde görürsün. Kibirliler için cehennemde bir barınak mı yok!وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ تَرَى الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَى اللَّهِ وُجُوهُهُمْ مُسْوَدَّةٌ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْمُتَكَبِّرِينَ 039:060:005
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
40:5 Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Onlardan sonra gelen oymaklar da. Her ümmet kendilerine gelen elçiyi yakalasınlar diye uğraştı. Ve hakkı işlemez kılmak için yanlışı/tutarsızlığı esas alarak mücadele ettiler; nihayet onları yakaladım. Nasıl olmuştu azabım?!كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَالْأَحْزَابُ مِنْ بَعْدِهِمْ وَهَمَّتْ كُلُّ أُمَّةٍ بِرَسُولِهِمْ لِيَأْخُذُوهُ وَجَادَلُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ فَأَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ 040:005:001
كَذَّابٌkeƶƶābunyalancıADJ– yalın hal eril tekil belirsiz sıfat
sıfat merfu
40:24 Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır bu!"إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَقَارُونَ فَقَالُوا سَاحِرٌ كَذَّابٌ 040:024:007
كَاذِبًاkāƶibenbir yalancıN– ismin -i hali eril belirsiz etken sıfat
mansub
40:28 Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz."وَقَالَ رَجُلٌ مُؤْمِنٌ مِنْ الِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَنْ يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ وَقَدْ جَاءَكُمْ بِالْبَيِّنَاتِ مِنْ رَبِّكُمْ وَإِنْ يَكُ كَاذِبًا فَعَلَيْهِ كَذِبُهُ وَإِنْ يَكُ صَادِقًا يُصِبْكُمْ بَعْضُ الَّذِي يَعِدُكُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ كَذَّابٌ 040:028:022
كَذِبُهُkeƶibuhuyalanıN– yalın hal eril isim
PRON– 3. şahıs eril tekil iyelik zamiri
40:28 Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz."وَقَالَ رَجُلٌ مُؤْمِنٌ مِنْ الِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَنْ يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ وَقَدْ جَاءَكُمْ بِالْبَيِّنَاتِ مِنْ رَبِّكُمْ وَإِنْ يَكُ كَاذِبًا فَعَلَيْهِ كَذِبُهُ وَإِنْ يَكُ صَادِقًا يُصِبْكُمْ بَعْضُ الَّذِي يَعِدُكُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ كَذَّابٌ 040:028:024
كَذَّابٌkeƶƶābunyalancıADJ– yalın hal eril tekil belirsiz sıfat
sıfat merfu
40:28 Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz."وَقَالَ رَجُلٌ مُؤْمِنٌ مِنْ الِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَنْ يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ وَقَدْ جَاءَكُمْ بِالْبَيِّنَاتِ مِنْ رَبِّكُمْ وَإِنْ يَكُ كَاذِبًا فَعَلَيْهِ كَذِبُهُ وَإِنْ يَكُ صَادِقًا يُصِبْكُمْ بَعْضُ الَّذِي يَعِدُكُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ كَذَّابٌ 040:028:039
كَاذِبًاkāƶibenyalancıdırN– ismin -i hali eril belirsiz etken sıfat
mansub
40:37 "Göklerin sebeplerine ulaşırsam, Mûsa'ın tanrısına, da ulaşırım. Ben onun yalancı biri olduğunu düşünüyorum." Firavun'a, yaptığı işin kötülüğü bu şekilde süslü gösterildi de yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı hep kayıptadır.أَسْبَابَ السَّمَاوَاتِ فَأَطَّلِعَ إِلَىٰ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ كَاذِبًا وَكَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِفِرْعَوْنَ سُوءُ عَمَلِهِ وَصُدَّ عَنِ السَّبِيلِ وَمَا كَيْدُ فِرْعَوْنَ إِلَّا فِي تَبَابٍ 040:037:009
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayan(lar)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
40:70 Kitap'ı ve resullerimiz aracılığıyla gönderdiğimizi yalayanlayanlar, yakında bilecekler!الَّذِينَ كَذَّبُوا بِالْكِتَابِ وَبِمَا أَرْسَلْنَا بِهِ رُسُلَنَا فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ 040:070:002
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
42:24 Yoksa, "yalan düzüp Allah'a iftira etti" mi diyorlar? Allah dilerse senin kalbini mühürler; bâtılı mahveder ve hakkı kendi sözleriyle gerçekleştirir. Kuşkusuz O, göğüslerin özündekini çok iyi bilir.أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَإِنْ يَشَإِ اللَّهُ يَخْتِمْ عَلَىٰ قَلْبِكَ وَيَمْحُ اللَّهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ 042:024:006
الْمُكَذِّبِينَl-mukeƶƶibīneyalanlayanlarınN– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
mecrur
43:25 Bunun üzerine onlardan öç aldık. Bir bak, nice olmuştur o yalanlayanların sonu!فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ 043:025:007
كَذَّبُواkeƶƶebūonlar yalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
50:5 Hayır, hayır! Onlar, hak kendilerine geldiğinde, onu yalanladılar. Şimdi perişan mı perişan bir durum içindedirler.بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ فَهُمْ فِي أَمْرٍ مَرِيجٍ 050:005:002
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanlamıştıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
50:12 Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı, Semûd kavmi yalanlamıştı.كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَأَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُ 050:012:001
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlayıpV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
50:14 Eykeliler, Tübba' kavmi de. Hepsi resulleri yalanladı da duyurulan azap hak oldu.وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ 050:014:006
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
52:11 Vay hallerine o gün, yalanlayanların,فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 052:011:003
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūneyalanlamışV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
52:14 "İşte budur yalanlayıp durduğunuz ateş!"هَٰذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ 052:014:006
كَذَبَkeƶebeyanılmadıV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
53:11 Kalp yalanlamadı gördüğünü.مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَىٰ 053:011:002
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanladılarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
54:3 Yalanladılar; kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş ve oluş karara, ölçüye ve düzene bağlanmıştır.وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُسْتَقِرٌّ 054:003:001
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanlamıştıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
54:9 Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Yalanladılar kulumuzu ve "Mecnundur bu!" dediler. Ve durduruldu kulumuz.كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ 054:009:001
فَكَذَّبُواfe keƶƶebūyalanladılarCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
54:9 Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Yalanladılar kulumuzu ve "Mecnundur bu!" dediler. Ve durduruldu kulumuz.كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ 054:009:005
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
54:18 Âd da yalanlamıştı. Ama nasıl oldu azabım ve uyarılarım!كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ 054:018:001
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalandıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
54:23 Semûd da uyarıları yalanlamıştı.كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ 054:023:001
كَذَّابٌkeƶƶābunyalancıdırN– yalın hal eril tekil belirsiz isim
merfu
54:25 "Aramızdan öğüt ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir."أَأُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ 054:025:008
الْكَذَّابُl-keƶƶābuyalancıN– yalın hal eril tekil isim
merfu
54:26 Yarın bilecekler, kimmiş yalancı küstah!سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ 054:026:004
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
54:33 Lût kavmi de uyarıları yalanladı.كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ 054:033:001
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanladılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
54:42 Ayetlerimizin tümünü yalanladılar da biz de onları onurlu ve güçlü birine yaraşır bir yakalayışla yakaladık.كَذَّبُوا بِايَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ 054:042:001
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:13 Bu böyle iken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:013:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:16 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:016:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:18 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:018:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:21 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:021:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:23 Peki Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:023:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:25 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:025:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:28 Peki, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:028:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:30 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:030:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:32 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:032:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:34 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:034:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:36 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:036:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:38 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:038:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:40 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:040:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:42 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:042:004
يُكَذِّبُyukeƶƶibuyalanladığıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
55:43 İşte bu, günahkârların yalanlayıp durdukları cehennemdir.هَٰذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ 055:043:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:45 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:045:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:47 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayabilirsiniz yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:047:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:49 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:049:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:51 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:051:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:53 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:053:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
NEG– negative yardımcı kelime
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:55 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:055:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:57 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:057:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:59 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:059:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:61 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:061:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:63 Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?مُدْهَامَّتَانِ 055:063:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:65 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:065:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:67 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:067:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:69 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:069:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:71 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:071:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:73 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:073:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:75 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:075:004
تُكَذِّبَانِtukeƶƶibāniyalanlıyorsunuzV– 2. şahıs ikil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil elif muttasıl (bitişik) zamir
55:77 Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?فَبِأَيِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 055:077:004
كَاذِبَةٌkāƶibetunyalanlayacakN– yalın hal dişil belirsiz etken sıfat
merfu
56:2 Yoktur onun oluşunu yalanlayacak.لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ 056:002:003
الْمُكَذِّبُونَl-mukeƶƶibūneyalanlayıcılarN– yalın hal eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
merfu
56:51 Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar!ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ 056:051:005
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūneyalanlamanızdan (ibaret)V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
56:82 Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ 056:082:004
الْمُكَذِّبِينَl-mukeƶƶibīneyalanlayıcılar-N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
mecrur
56:92 Eğer yalanlayan sapıklardansa;وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ 056:092:005
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlayanlarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
57:19 Allah'a ve resulüne inananlar var ya, özü sözü doğru kişiler onlardır. Rableri katında tanık olanlar/şehitlik mertebesine erenler de onlardır. Onların ödülleri ve ışıkları vardır. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemin dostu olacaklardır.وَالَّذِينَ امَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ 057:019:016
الْكَذِبِl-keƶibiyalanN– -in hali eril isim
mecrur
58:14 Allah'ın kendilerine öfkelendiği bir kavmi dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilip durdukları halde yalana yemin ediyorlar.أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ تَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مَا هُمْ مِنْكُمْ وَلَا مِنْهُمْ وَيَحْلِفُونَ عَلَى الْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ 058:014:017
الْكَاذِبُونَl-kāƶibūneyalancılardırN– yalın hal eril çoğul etken sıfat
merfu
58:18 Allah onları tekrar dirilttiği gün, size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklar. Dikkat edin, onlar yalancıların ta kendileridir.يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ جَمِيعًا فَيَحْلِفُونَ لَهُ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ عَلَىٰ شَيْءٍ أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ الْكَاذِبُونَ 058:018:017
لَكَاذِبُونَlekāƶibūneyalancı olduklarınaEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
59:11 Görmedin mi o ikiyüzlülüğe sapanları ki, Ehlikitap'tan inkâra giden dostlarına şöyle diyorlar: "Eğer toprağınızdan çıkarılırsanız, yemin olsun sizinle birlikte biz de çıkacağız. Sizinle ilgili olarak hiçbir zaman kimseye boyun eğmeyeceğiz. Eğer sizinle savaşılırsa mutlaka size yardım edeceğiz." Allah tanıktır ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نَافَقُوا يَقُولُونَ لِإِخْوَانِهِمُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَئِنْ أُخْرِجْتُمْ لَنَخْرُجَنَّ مَعَكُمْ وَلَا نُطِيعُ فِيكُمْ أَحَدًا أَبَدًا وَإِنْ قُوتِلْتُمْ لَنَنْصُرَنَّكُمْ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 059:011:028
الْكَذِبَl-keƶibeyalanN– ismin -i hali eril isim
mansub
61:7 İslam'a/Allah'a teslim olmaya çağrılıp durduğu halde, yalanlar düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır? Allah, zulme bulaşmış kişiler topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَىٰ إِلَى الْإِسْلَامِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ 061:007:007
كَذَّبُواkeƶƶebūyalanlayanV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
62:5 Sırtlarına Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kutsal kitap parçaları taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun vücut verdiği örnek ne kötüdür! Allah, zulme sapmış bir topluluğu doğruya ve güzele ulaştırmaz.مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِايَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ 062:005:016
لَكَاذِبُونَlekāƶibūneyalancılıklarınaEMPH– vurgulu önek lām
N– yalın hal eril çoğul etken sıfat
63:1 Münafıklar sana geldikerinde: "Senin kesinlikle Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık ederiz." derler. Senin kesinlikle O'nun elçisi olduğunu Allah zaten biliyor. Ve Allah tanıklık eder ki, münafıklar kesinlikle yalancıdırlar.إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ قَالُوا نَشْهَدُ إِنَّكَ لَرَسُولُ اللَّهِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّكَ لَرَسُولُهُ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَكَاذِبُونَ 063:001:017
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlayanlarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
64:10 Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar, içinde sürekli kalacakları ateşin dostlarıdır. Ne kötü dönüş yeridir orası!وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ خَالِدِينَ فِيهَا وَبِئْسَ الْمَصِيرُ 064:010:003
فَكَذَّبْنَاfekeƶƶebnāama biz yalanladıkCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 1. şahıs çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf fa sı
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
67:9 Derler ki: "Gelmedi olur mu? Bize uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık. Ve: 'Allah bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz, başka değil!' şeklinde konuştuk."قَالُوا بَلَىٰ قَدْ جَاءَنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِنْ شَيْءٍ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ كَبِيرٍ 067:009:006
كَذَّبَkeƶƶebeyalanladılarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
67:18 Yemin olsun, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Ama nasıl olmuştu benim azabım?!وَلَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ 067:018:002
الْمُكَذِّبِينَl-mukeƶƶibīneyalanlayanlaraN– ismin -i hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
mansub
68:8 O halde, yalanlayanlara itaat etme!فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّبِينَ 068:008:003
يُكَذِّبُyukeƶƶibuyalanlayanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
68:44 Bu sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız.فَذَرْنِي وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهَٰذَا الْحَدِيثِ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ 068:044:003
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladılarV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
69:4 Semûd ve Âd kâriayı/başa çarpan olayı yalanlamıştı.كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ 069:004:001
مُكَذِّبِينَmukeƶƶibīneyalanlayıcılarıN– ismin -i hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
mansub
69:49 Ve biz, içinizden onu yalanlayanların bulunduğunu kesinlikle biliyoruz.وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنْكُمْ مُكَذِّبِينَ 069:049:005
كَذِبًاkeƶibenyalanN– ismin -i hali eril belirsiz isim
mansub
72:5 "Biz sanmıştık ki, ne insanlar ne de cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler."وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ تَقُولَ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا 072:005:010
وَالْمُكَذِّبِينَvelmukeƶƶibīneve yalanlayıcılarıCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
N– ismin -i hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
atıf vavı
mansub
73:11 Benimle, o nimete boğulmuş yalanlayıcıları baş başa bırak! Birazcık süre tanı onlara.وَذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا 073:011:002
نُكَذِّبُnukeƶƶibuyalanlardıkV– 1. şahıs çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
74:46 "Din gününü yalanlıyorduk."وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ 074:046:002
كَذَّبَkeƶƶebeyalanladıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
75:32 Tam aksine, yalanladı, gerisin geri döndü.وَلَٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ 075:032:002
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:15 Yalanlayanların vay haline o gün!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:015:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:19 Yalanlayanların o gün vay haline!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:019:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:24 Vay başına o gün, yalanlayanların!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:024:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:28 Vay haline o gün, yalanlayanların!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:028:003
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūneyalanlamışV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
77:29 Haydi, yalanlamakta olduğunuz şeye gidin!انْطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ 077:029:006
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:34 Vay haline o gün, yalanlayanların!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:034:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:37 Vay haline o gün, yalanlayanların!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:037:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:40 Vay haline o gün, yalanlayanların!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:040:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:45 Vay haline o gün, yalanlayanların!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:045:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:47 Vay haline o gün, yalanlayanların!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:047:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
77:49 Vay haline o gün, yalanlayanların.وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 077:049:003
وَكَذَّبُواve keƶƶebūve yalanlamışlardıCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
78:28 Ayetlerimizi pervasızca yalanlamışlardı.وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا كِذَّابًا 078:028:001
كِذَّابًاkiƶƶābentekzib ileN– ismin -i hali eril belirsiz (kalıp II) isim-fiil
mansub
78:28 Ayetlerimizi pervasızca yalanlamışlardı.وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا كِذَّابًا 078:028:003
كِذَّابًاkiƶƶābenyalanN– ismin -i hali dişil belirsiz (kalıp II) isim-fiil
mansub
78:35 Orada ne bir boş söz duyarlar ne de bir yalan.لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا 078:035:006
فَكَذَّبَfekeƶƶebefakat o yalanladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
istinaf fa sı
mazi fiil
79:21 Ama o yalanladı, isyan etti.فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ 079:021:001
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūnesiz yalanlıyorsunuzV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
82:9 Hayır, iş sanıldığı gibi değil! Siz dini yalanlıyorsunuz.كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدِّينِ 082:009:003
لِلْمُكَذِّبِينَlilmukeƶƶibīneyalanlayanlarınP– önekli edat lām
N– -in hali eril çoğul (kalıp II) etken sıfat
car mecrur
83:10 Vay haline o gün, yalanlayanların!وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ 083:010:003
يُكَذِّبُونَyukeƶƶibūneyalanlamaktadırlarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
83:11 Onlar ki din gününü yalanlarlar.الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ 083:011:002
يُكَذِّبُyukeƶƶibuyalanlamazV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
83:12 Onu ancak her şımarıp azmış, günaha batmış olan yalanlar.وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ 083:012:002
تُكَذِّبُونَtukeƶƶibūneyalanlıyor(lar)V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
83:17 Sonra da: "İşte budur, o yalanlamakta olduğunuz şey!" denilecektir.ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ 083:017:007
يُكَذِّبُونَyukeƶƶibūneyalanlıyorlarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
84:22 Tam aksine, o küfre sapanlar yalanlıyorlar.بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَ 084:022:004
تَكْذِيبٍtekƶībinbir yalanlamaN– -in hali eril belirsiz (kalıp II) isim-fiil
mecrur
85:19 Gerçek şu ki, inkâr edenler bir yalanlama içindedirler.بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ 085:019:005
كَذَّبَتْkeƶƶebetyalanladıV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
91:11 Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı.كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا 091:011:001
فَكَذَّبُوهُfekeƶƶebūhuonu yalanladılarREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp II) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
91:14 Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوَّاهَا 091:014:001
وَكَذَّبَve keƶƶebeve yalanlarsaCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil
92:9 Ve güzelliği yalanlarsa,وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَىٰ 092:009:001
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlandıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
92:16 Yalanlamış, sırtını dönmüştü o.الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ 092:016:002
يُكَذِّبُكَyukeƶƶibukesana yalanlatanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
95:7 Böyle iken dini sana ne yalanlatır?فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدِّينِ 095:007:002
كَذَّبَkeƶƶebeyalanlarsa?V– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
96:13 Gördün mü! Ya şu yalanlamış, sırt dönmüşse!أَرَأَيْتَ إِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ 096:013:003
كَاذِبَةٍkāƶibetinyalancıADJ– -in hali dişil belirsiz etken sıfat
sıfat mecrur
96:16 O yalancı, o günahkâr alnı.نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ 096:016:002
يُكَذِّبُyukeƶƶibuyalanlayanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp II) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
107:1 Gördün mü o, dini yalan sayanı?أَرَأَيْتَ الَّذِي يُكَذِّبُ بِالدِّينِ 107:001:003