Doğru Sayısı:   Yanlış Sayısı:  

   

Kullanımı hakkında:

1. Türkçe kelimelerden birini seçin. Seçtiğiniz kelime kırmızı olarak renklenecektir. Seçtiğiniz kelime ile ilgili bilgiler alt tarafta görüntülenecektir.
2. Tablodan karşılığı olduğunu düşündüğünüz satırdaki boş (veya kırmızı ile yazılı kelime olan) hücreye tıklayınız.
3. Seçtiğiniz kelime karşılığı olarak DOĞRU ise YEŞİL olarak hücreye yazılacaktır.
4. Seçtiğiniz kelime karşılığı olarak DOĞRU DEĞİL ise KIRMIZI olarak hücreye yazılacaktır.
5. Sorularınız, istekleriniz ve diğer surelerle ilgili çalışmaları talep etmek için tkuzan@gmail.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Turgut Kuzan - https://turgutkuzan.com/ - Aralık 2024

Kur'an-ı Kerim'de en sık geçen kökler - 1

ArapçaOkunuşTürkçeDilbilgisiMealAyetİndex
يُؤْخَذُyu'ḣaƶuve alınmazV– 3. şahıs eril tekil edilgen bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil mebni meçhul
2:48 Ve korkun o günden ki, hiç bir benlik bir başka benliğin herhangi bir şeyi için karşılık ödemez; hiç bir benlikten şefaat kabul edilmez, hiç bir benlikten fidye alınmaz. Ve onlara yardım da edilmez.وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْزِي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْئًا وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلَا يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ 002:048:014
اتَّخَذْتُمُtteḣaƶtumusiz (tanrı) edinmiştinizV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
2:51 Ve Mûsa ile kırk gece için sözleşmiştik de siz bunun ardından buzağıyı tanrı edinmiştiniz. Zulme sapmıştınız siz.وَإِذْ وَاعَدْنَا مُوسَىٰ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِهِ وَأَنْتُمْ ظَالِمُونَ 002:051:007
بِاتِّخَاذِكُمُbiAttiḣāƶikumu(tanrı) edinmekleP– önekli edat bi
N– -in hali eril (kalıp VIII) isim-fiil
PRON– 2. şahıs eril çoğul iyelik zamiri
car mecrur kaf muttasıl (bitişik) zamir
2:54 Hani Mûsa, toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, buzağıyı tanrı edinmenizle öz benliklerinize zulmettiniz. Hadi, yaratıcınıza, Bâri'nize tövbe edin; egolarınızı öldürün. Böyle yapmanız yaratıcınız katında sizin için daha iyidir; O sizin tövbelerinizi kabul eder. Hiç kuşkusuz O, evet O, tövbeleri çok kabul edendir, rahmeti sonsuz olandır."وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ إِنَّكُمْ ظَلَمْتُمْ أَنْفُسَكُمْ بِاتِّخَاذِكُمُ الْعِجْلَ فَتُوبُوا إِلَىٰ بَارِئِكُمْ فَاقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ عِنْدَ بَارِئِكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ 002:054:010
فَأَخَذَتْكُمُfeeḣaƶetkumuderhal sizi yakalamıştıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
2:55 Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız." Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı, Ve siz bakıp duruyordunuz.وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَىٰ لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتَّىٰ نَرَى اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْكُمُ الصَّاعِقَةُ وَأَنْتُمْ تَنْظُرُونَ 002:055:012
أَخَذْنَاeḣaƶnāalmıştıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
2:63 Hani, sizden şu şekilde kesin söz almış da Tûr'u üzerinize kaldırmıştık: "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayıp zikredin ki, sakınabilesiniz."وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا اتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ 002:063:002
خُذُواḣuƶūtutunV– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir
2:63 Hani, sizden şu şekilde kesin söz almış da Tûr'u üzerinize kaldırmıştık: "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayıp zikredin ki, sakınabilesiniz."وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا اتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ 002:063:007
أَتَتَّخِذُنَاetetteḣiƶunābizimle ediyor musun?INTG– soru önekialif
V– 2. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 1. şahıs çoğul nesne zamiri
soru harfi (hemze)
muzari fiil mahallen mansub «نا» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
2:67 Mûsa, toplumuna dedi ki: "Allah size, bir inek kesmenizi emrediyor." Dediler ki: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" Dedi ki: "Cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım."وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةً قَالُوا أَتَتَّخِذُنَا هُزُوًا قَالَ أَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ 002:067:012
أَتَّخَذْتُمْetteḣaƶtumaldınız mı?INTG– soru önekialif
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
soru harfi (hemze)
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
2:80 Dediler ki: "Sayılı birkaç gün dışında ateş bize asla dokunmayacaktır." De ki: "Allah'tan bir ahit mi aldınız! Allah, ahdine asla ters düşmez. Yoksa siz Allah'a isnat ederek, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"وَقَالُوا لَنْ تَمَسَّنَا النَّارُ إِلَّا أَيَّامًا مَعْدُودَةً قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدًا فَلَنْ يُخْلِفَ اللَّهُ عَهْدَهُ أَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ 002:080:009
أَخَذْنَاeḣaƶnābiz almıştıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
2:83 İsrailoğulları'ndan şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve güzelliği söyleyin. Namazı kılın, zekâtı verin. Bütün bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz.وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لَا تَعْبُدُونَ إِلَّا اللَّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَاتُوا الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْكُمْ وَأَنْتُمْ مُعْرِضُونَ 002:083:002
أَخَذْنَاeḣaƶnāalmıştıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
2:84 Sizden şu sözü de almıştık: Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz. Birbirlerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. Bunu kabul etmiştiniz. Hâlâ da buna tanıklarsınız.وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لَا تَسْفِكُونَ دِمَاءَكُمْ وَلَا تُخْرِجُونَ أَنْفُسَكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ ثُمَّ أَقْرَرْتُمْ وَأَنْتُمْ تَشْهَدُونَ 002:084:002
اتَّخَذْتُمُtteḣaƶtumu(ilah) edinmiştinizV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
2:92 Yemin olsun ki, Mûsa size açık-seçik hak beyanlarla gelmişti de onun arkasından buzağıyı ilâh edinmiştiniz. Zalimlersiniz sizler.وَلَقَدْ جَاءَكُمْ مُوسَىٰ بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِهِ وَأَنْتُمْ ظَالِمُونَ 002:092:006
أَخَذْنَاeḣaƶnāalmıştıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
2:93 Hani kesin söz almıştık sizden de Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. "Size verdiğimizi kuvvetlice tutun ve dinleyin." demiştik. Şöyle demişlerdi: "Dinledik ve isyan ettik." İnkârları yüzünden gönüllerine buzağı içirildi. De ki: "Eğer inanan kişilerseniz, ne kötü şeydir size imanınızın emretmekte olduğu..."وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا اتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُوا قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ 002:093:002
خُذُواḣuƶūtutunV– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir
2:93 Hani kesin söz almıştık sizden de Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. "Size verdiğimizi kuvvetlice tutun ve dinleyin." demiştik. Şöyle demişlerdi: "Dinledik ve isyan ettik." İnkârları yüzünden gönüllerine buzağı içirildi. De ki: "Eğer inanan kişilerseniz, ne kötü şeydir size imanınızın emretmekte olduğu..."وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا اتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُوا قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ 002:093:007
اتَّخَذَtteḣaƶeedindiV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
2:116 "Allah çocuk edindi." dediler. Haşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine, göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun bükmektedir.وَقَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَلْ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلٌّ لَهُ قَانِتُونَ 002:116:002
وَاتَّخِذُواvetteḣiƶūsiz de edininCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) emir fiil
PRON– özne zamiri
atıf vavı
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir
2:125 Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah'ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık; "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin!"وَإِذْ جَعَلْنَا الْبَيْتَ مَثَابَةً لِلنَّاسِ وَأَمْنًا وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى وَعَهِدْنَا إِلَىٰ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ أَنْ طَهِّرَا بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْعَاكِفِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ 002:125:007
يَتَّخِذُyetteḣiƶututarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
2:165 İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındırlar. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler!وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللَّهِ وَالَّذِينَ امَنُوا أَشَدُّ حُبًّا لِلَّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُوا إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا وَأَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ 002:165:004
أَخَذَتْهُeḣaƶethukendisini sürüklerV– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
mazi fiil he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
2:206 Ona, "Allah'tan kork" dendiğinde, gurur kendisini günaha götürür. Böylesine, cehennem yeter. Gerçekten ne kötü yataktır o.وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللَّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالْإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ 002:206:006
يُؤَاخِذُكُمُyu'āḣiƶukumusizi sorumlu tutmazV– 3. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
2:225 Allah sizi, dil sürçmesi sonucu lağv olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz; ama O sizi kalplerinizin kazandığından hesaba çeker. Allah Gafûr'dur, çok affeder; Halîm'dir, çok yumuşak davranır.لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ 002:225:002
يُؤَاخِذُكُمْyu'āḣiƶukumsorumlu tutarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
2:225 Allah sizi, dil sürçmesi sonucu lağv olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz; ama O sizi kalplerinizin kazandığından hesaba çeker. Allah Gafûr'dur, çok affeder; Halîm'dir, çok yumuşak davranır.لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ 002:225:008
تَأْخُذُواte'ḣuƶūgeri almanızV– 2. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mansub
2:229 Boşama iki kezdir. Bunun ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bırakmak gerekir. Onlara verdiğinizden bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Erkekle kadının Allah'ın sınırlarını korumada endişe etmeleri hali başka. Erkek ve kadının Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, o zaman kadının verdiği fidyede ikisine de bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Bunları aşmayın. Allah'ın sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta kendileridirler.الطَّلَاقُ مَرَّتَانِ فَإِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ أَوْ تَسْرِيحٌ بِإِحْسَانٍ وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَأْخُذُوا مِمَّا اتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا إِلَّا أَنْ يَخَافَا أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ اللَّهِ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ اللَّهِ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فِيمَا افْتَدَتْ بِهِ تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَعْتَدُوهَا وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللَّهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ 002:229:012
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
2:231 Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَلَا تُمْسِكُوهُنَّ ضِرَارًا لِتَعْتَدُوا وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ وَلَا تَتَّخِذُوا ايَاتِ اللَّهِ هُزُوًا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمَا أَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُمْ بِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ 002:231:022
تَأْخُذُهُte'ḣuƶuhuO'nu tutmazV– 3. şahıs dişil tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
2:255 Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azîm'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلَّا بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ إِلَّا بِمَا شَاءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَلَا يَئُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ 002:255:009
فَخُذْfeḣuƶo halde tutREM– devam ettirme öneki
V– 2. şahıs eril tekil emir fiil
istinaf fa sı
emir fiili
2:260 Hani İbrahim de şöyle yakarmıştı: "Rabb'im, göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için..." Allah dedi ki: "Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındır, alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَىٰ قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِنْ قَالَ بَلَىٰ وَلَٰكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَىٰ كُلِّ جَبَلٍ مِنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ 002:260:018
بِاخِذِيهِbiāḣiƶīhikendinize alamayacağınızP– önekli edat bi
N– -in hali eril çoğul etken sıfat
PRON– 3. şahıs eril tekil iyelik zamiri
car mecrur he muttasıl (bitişik) zamir
2:267 Ey iman sahipleri! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkarmış olduklarımızın temiz ve güzellerinden infak edin. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız pis/bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. Bilin ki Allah Ganî'dir, cömertliğine sınır yoktur; Hamîd'dir, bütün övgülerin sahibidir/övgüye layık olanları gereğince över.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا أَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّا أَخْرَجْنَا لَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبِيثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ وَلَسْتُمْ بِاخِذِيهِ إِلَّا أَنْ تُغْمِضُوا فِيهِ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ 002:267:021
تُؤَاخِذْنَاtu'āḣiƶnābizi sorumlu tutmaV– 2. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– 1. şahıs çoğul nesne zamiri
muzari fiil mahallen mansub «نا» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih meczum
2:286 Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez/teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir/kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir/kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. "Ey Rabb'imiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabb'imiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabb'imiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme. Affet bizi, bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ'mızsın. Küfre sapanlar topluluğuna karşı yardım et bize!"لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا أَنْتَ مَوْلَانَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ 002:286:015
فَأَخَذَهُمُfeeḣaƶehumuonları yakaladıCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
atıf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
3:11 Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Ayetlerimizi yalanlamışlardı da Allah, onları günahları yüzünden yakalamıştı. Allah, cezayı çok şiddetli vermektedir.كَدَأْبِ الِ فِرْعَوْنَ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ وَاللَّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ 003:011:009
يَتَّخِذِyetteḣiƶiedinmesinV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
muzari fiil meczum
3:28 Müminler, müminleri bırakıp da küfre sapanları gönül dostu edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah'la ilişiği kesilir. Ancak bir sakınma ile onlardan korunmanız müstesna. Allah sizi kendisinden sakınmaya çağırır. Ve dönüş yalnız Allah'adır.لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللَّهِ فِي شَيْءٍ إِلَّا أَنْ تَتَّقُوا مِنْهُمْ تُقَاةً وَيُحَذِّرُكُمُ اللَّهُ نَفْسَهُ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ 003:028:002
يَتَّخِذَyetteḣiƶeedinmeyelimV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
3:64 De ki: "Ey Ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbirşeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim." Eğer yüz çevirirlerse şöyle söyle: "Tanık olun, biz müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız."قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا إِلَىٰ كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَلَّا نَعْبُدَ إِلَّا اللَّهَ وَلَا نُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَلَا يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِأَنَّا مُسْلِمُونَ 003:064:020
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedininV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mansub
3:80 Ve size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz, müslümanlar haline geldikten sonra inkârı mı emreder size?وَلَا يَأْمُرَكُمْ أَنْ تَتَّخِذُوا الْمَلَائِكَةَ وَالنَّبِيِّينَ أَرْبَابًا أَيَأْمُرُكُمْ بِالْكُفْرِ بَعْدَ إِذْ أَنْتُمْ مُسْلِمُونَ 003:080:004
أَخَذَeḣaƶealmıştıV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
3:81 Ve unutma ki Allah, peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi.وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّينَ لَمَا اتَيْتُكُمْ مِنْ كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنْصُرُنَّهُ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَىٰ ذَٰلِكُمْ إِصْرِي قَالُوا أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُوا وَأَنَا مَعَكُمْ مِنَ الشَّاهِدِينَ 003:081:002
وَأَخَذْتُمْve eḣaƶtumve aldınız mı?CONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 2. şahıs eril çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
3:81 Ve unutma ki Allah, peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi.وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّينَ لَمَا اتَيْتُكُمْ مِنْ كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنْصُرُنَّهُ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَىٰ ذَٰلِكُمْ إِصْرِي قَالُوا أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُوا وَأَنَا مَعَكُمْ مِنَ الشَّاهِدِينَ 003:081:022
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
3:118 Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِنْ دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالًا وَدُّوا مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْايَاتِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ 003:118:006
وَيَتَّخِذَve yetteḣiƶeve edinmesi içindirCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
atıf vavı
muzari fiil mansub
3:140 Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar/şehitler edinecektir. Allah zulme sapanları sevmez.إِنْ يَمْسَسْكُمْ قَرْحٌ فَقَدْ مَسَّ الْقَوْمَ قَرْحٌ مِثْلُهُ وَتِلْكَ الْأَيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ الَّذِينَ امَنُوا وَيَتَّخِذَ مِنْكُمْ شُهَدَاءَ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ 003:140:018
أَخَذَeḣaƶealmıştıV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
3:187 Allah, kendilerine kitap verilenlerden şu yolda mîsak almıştı: "Onu insanlara mutlaka açık-seçik bildireceksiniz, onu saklamayacaksınız." Ama onlar Kitap'ı sırtlarının gerisine attılar, basit bir ücret karşılığı onu sattılar. Ne kötü şey satın alıyorlar!وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ فَنَبَذُوهُ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ 003:187:002
تَأْخُذُواte'ḣuƶūgeri almayınV– 2. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
4:20 Bir zevcenin yerine başka bir zevce almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş olsanız da o maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir günah işleyerek mi geri alacaksınız onu?وَإِنْ أَرَدْتُمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ مَكَانَ زَوْجٍ وَاتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ قِنْطَارًا فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْئًا أَتَأْخُذُونَهُ بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُبِينًا 004:020:011
أَتَأْخُذُونَهُete'ḣuƶūnehuverdiğinizi alacak mısınız?INTG– soru önekialif
V– 2. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
soru harfi (hemze)
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
4:20 Bir zevcenin yerine başka bir zevce almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş olsanız da o maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir günah işleyerek mi geri alacaksınız onu?وَإِنْ أَرَدْتُمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ مَكَانَ زَوْجٍ وَاتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ قِنْطَارًا فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْئًا أَتَأْخُذُونَهُ بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُبِينًا 004:020:014
تَأْخُذُونَهُte'ḣuƶūnehuonu alırsınızV– 2. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
4:21 Hem o malı nasıl alırsınız ki? Daha önce birbirinizle derinden derine kaynaşmıştınız. Ve onlar sizden çok sağlam bir söz de almışlardı.وَكَيْفَ تَأْخُذُونَهُ وَقَدْ أَفْضَىٰ بَعْضُكُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ وَأَخَذْنَ مِنْكُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا 004:021:002
وَأَخَذْنَve eḣaƶneve onlar almışlardıCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs dişil çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil nun muttasıl (bitişik) zamir
4:21 Hem o malı nasıl alırsınız ki? Daha önce birbirinizle derinden derine kaynaşmıştınız. Ve onlar sizden çok sağlam bir söz de almışlardı.وَكَيْفَ تَأْخُذُونَهُ وَقَدْ أَفْضَىٰ بَعْضُكُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ وَأَخَذْنَ مِنْكُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا 004:021:008
مُتَّخِذَاتِmutteḣiƶātive (gizli) edinmemeleriN– ismin -i hali dişil çoğul (kalıp VIII) etken sıfat
mansub
4:25 İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarından biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ طَوْلًا أَنْ يَنْكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِكُمْ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍ فَانْكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَاتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ أَخْدَانٍ فَإِذَا أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ وَأَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ 004:025:033
خُذُواḣuƶūalınV– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir
4:71 Ey inananlar! Savunma tedbirlerinizi alın. Gerektiğinde de bölükler halinde hareket geçin yahut toplu halde savaşa çıkın.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا خُذُوا حِذْرَكُمْ فَانْفِرُوا ثُبَاتٍ أَوِ انْفِرُوا جَمِيعًا 004:071:005
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūo halde edinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
4:89 Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı.وَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ كَمَا كَفَرُوا فَتَكُونُونَ سَوَاءً فَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ أَوْلِيَاءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا 004:089:009
فَخُذُوهُمْfeḣuƶūhumonları yakalayınRSLT– sonuç ifadesi öneki
V– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
şart cümlesi cevap kısmı fa sı
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir «هم» muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
4:89 Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı.وَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ كَمَا كَفَرُوا فَتَكُونُونَ سَوَاءً فَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ أَوْلِيَاءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا 004:089:019
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūve tutmayınV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
4:89 Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı.وَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ كَمَا كَفَرُوا فَتَكُونُونَ سَوَاءً فَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ أَوْلِيَاءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا 004:089:024
فَخُذُوهُمْfeḣuƶūhumonları yakalayınRSLT– sonuç ifadesi öneki
V– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
şart cümlesi cevap kısmı fa sı
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir «هم» muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
4:91 Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde başaşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir.سَتَجِدُونَ اخَرِينَ يُرِيدُونَ أَنْ يَأْمَنُوكُمْ وَيَأْمَنُوا قَوْمَهُمْ كُلَّ مَا رُدُّوا إِلَى الْفِتْنَةِ أُرْكِسُوا فِيهَا فَإِنْ لَمْ يَعْتَزِلُوكُمْ وَيُلْقُوا إِلَيْكُمُ السَّلَمَ وَيَكُفُّوا أَيْدِيَهُمْ فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأُولَٰئِكُمْ جَعَلْنَا لَكُمْ عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا مُبِينًا 004:091:023
وَلْيَأْخُذُواvelye'ḣuƶūve (yanlarına) alsınlarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
IMPV– önekli emir kipi ifadesilām
V– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
atıf vavı
lamul-emr (emir lamı)
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
4:102 Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır.وَإِذَا كُنْتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَاةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَائِكُمْ وَلْتَأْتِ طَائِفَةٌ أُخْرَىٰ لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِنْ كَانَ بِكُمْ أَذًى مِنْ مَطَرٍ أَوْ كُنْتُمْ مَرْضَىٰ أَنْ تَضَعُوا أَسْلِحَتَكُمْ وَخُذُوا حِذْرَكُمْ إِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا 004:102:011
وَلْيَأْخُذُواvelye'ḣuƶūve alsınlarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
IMPV– önekli emir kipi ifadesilām
V– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
atıf vavı
lamul-emr (emir lamı)
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
4:102 Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır.وَإِذَا كُنْتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَاةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَائِكُمْ وَلْتَأْتِ طَائِفَةٌ أُخْرَىٰ لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِنْ كَانَ بِكُمْ أَذًى مِنْ مَطَرٍ أَوْ كُنْتُمْ مَرْضَىٰ أَنْ تَضَعُوا أَسْلِحَتَكُمْ وَخُذُوا حِذْرَكُمْ إِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا 004:102:025
وَخُذُواveḣuƶūama alınCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
atıf vavı
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir
4:102 Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır.وَإِذَا كُنْتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَاةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَائِكُمْ وَلْتَأْتِ طَائِفَةٌ أُخْرَىٰ لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِنْ كَانَ بِكُمْ أَذًى مِنْ مَطَرٍ أَوْ كُنْتُمْ مَرْضَىٰ أَنْ تَضَعُوا أَسْلِحَتَكُمْ وَخُذُوا حِذْرَكُمْ إِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا 004:102:055
لَأَتَّخِذَنَّleetteḣiƶenneelbette alacağımEMPH– vurgulu önek lām
V– 1. şahıs tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
EMPH– vurgulu son ek nūn
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
muzari fiil tekid nunu
4:118 Allah o şeytana lanet etmiştir. Demişti ki o: "Senin kullarından belirli bir pay elbette alacağım."لَعَنَهُ اللَّهُ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًا مَفْرُوضًا 004:118:004
يَتَّخِذِyetteḣiƶitutarsaV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
muzari fiil meczum
4:119 "Yemin olsun, onları saptıracağım, onları kuruntulara/hurafelere/anlamını bilmeden okumaya mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak emredeceğim de Allah'ın yaratışını/yarattıklarını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır.وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَامُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ اذَانَ الْأَنْعَامِ وَلَامُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللَّهِ وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُبِينًا 004:119:012
وَاتَّخَذَvetteḣaƶeedinmiştiREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
istinaf Vavı – Vâvu’l-İstinâfiye
mazi fiil
4:125 Güzellikler sergileyerek ve özü-sözü doğru bir halde İbrahim'in milletine uyarak yüzünü Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kim olabilir! Allah İbrahim'i dost edinmişti.وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ وَاتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللَّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلًا 004:125:014
يَتَّخِذُونَyetteḣiƶūnetutuyorlarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
4:139 Öyle kişiler ki onlar, müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar ediniyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah'ındır.الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِنْدَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا 004:139:002
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
4:144 Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz?يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَتُرِيدُونَ أَنْ تَجْعَلُوا لِلَّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا مُبِينًا 004:144:006
يَتَّخِذُواyetteḣiƶūtutmakV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mansub
4:150 Onlar ki Allah'ı ve O'nun resullerini inkar ederler, Allah'la O'nun resulleri arasını açmak isterler de "bir kısmına inanırız, bir kısmını inkâr ederiz" derler; böylece imanla inkâr arasında bir yol tutmak isterler.إِنَّ الَّذِينَ يَكْفُرُونَ بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَيُرِيدُونَ أَنْ يُفَرِّقُوا بَيْنَ اللَّهِ وَرُسُلِهِ وَيَقُولُونَ نُؤْمِنُ بِبَعْضٍ وَنَكْفُرُ بِبَعْضٍ وَيُرِيدُونَ أَنْ يَتَّخِذُوا بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا 004:150:019
فَأَخَذَتْهُمُfeeḣaƶethumuderhal onları yakalamıştıCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
atıf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
4:153 Ehlikitap, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Zaten onlar Mûsa'dan da bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan göster." Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı. Sonra kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz onların bu günahını da affettik. Biz Mûsa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü verdik.يَسْأَلُكَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَاءِ فَقَدْ سَأَلُوا مُوسَىٰ أَكْبَرَ مِنْ ذَٰلِكَ فَقَالُوا أَرِنَا اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ بِظُلْمِهِمْ ثُمَّ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ فَعَفَوْنَا عَنْ ذَٰلِكَ وَاتَيْنَا مُوسَىٰ سُلْطَانًا مُبِينًا 004:153:020
اتَّخَذُواtteḣaƶūtutmuşlardıV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
4:153 Ehlikitap, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Zaten onlar Mûsa'dan da bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan göster." Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı. Sonra kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz onların bu günahını da affettik. Biz Mûsa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü verdik.يَسْأَلُكَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَاءِ فَقَدْ سَأَلُوا مُوسَىٰ أَكْبَرَ مِنْ ذَٰلِكَ فَقَالُوا أَرِنَا اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ بِظُلْمِهِمْ ثُمَّ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ فَعَفَوْنَا عَنْ ذَٰلِكَ وَاتَيْنَا مُوسَىٰ سُلْطَانًا مُبِينًا 004:153:024
وَأَخَذْنَاve eḣaƶnāve aldıkCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
4:154 Kesin söz vermeleri için Tûr'u üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek girin." dedik. Onlara şunu da söyledik: "Cumartesi gününde azgınlık yapmayın." Onlardan sapasağlam bir söz almıştık.وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِمِيثَاقِهِمْ وَقُلْنَا لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِي السَّبْتِ وَأَخَذْنَا مِنْهُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا 004:154:016
وَأَخْذِهِمُve eḣƶihimuve almalarından ötürüCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
N– -in hali eril isim-fiil
PRON– 3. şahıs eril çoğul iyelik zamiri
atıf vavı
mecrur «هم» muttasıl (bitişik) zamir
4:161 Ve ribayı almaları yüzünden -oysaki ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap hazırladık.وَأَخْذِهِمُ الرِّبَا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَأَكْلِهِمْ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ مِنْهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا 004:161:001
مُتَّخِذِيmutteḣiƶīve tutmayanN– -in hali eril çoğul (kalıp VIII) etken sıfat
mecrur
5:5 Bugün size bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa gitmiştir. Ve o, âhirette de hüsrana uğrayanlardandır.الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَهُمْ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ إِذَا اتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ وَلَا مُتَّخِذِي أَخْدَانٍ وَمَنْ يَكْفُرْ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُ وَهُوَ فِي الْاخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ 005:005:031
أَخَذَeḣaƶealmıştıV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
5:12 Yemin olsun ki, Allah İsrailoğullarının mîsakını almıştı da içlerinden on iki temsilci/başkan göndermiştik. Allah şöyle demişti: "Ben sizinle beraberim. Namazı kılarsanız, zekâtı verirseniz, resullerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel bir biçimde borç verirseniz, kötülüklerinizi elbette örteceğim ve sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere elbette koyacağım. Artık bundan sonra küfre gideniniz yolun denge noktasından sapmış olur."وَلَقَدْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا وَقَالَ اللَّهُ إِنِّي مَعَكُمْ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَاتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَامَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ 005:012:002
أَخَذْنَاeḣaƶnāalmıştıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
5:14 "Biz Hıristiyanlarız!" diyenlerden de mîsaklarını almıştık. Onlar da öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. Bu yüzden, aralarına kıyamete değin düşmanlık ve şiddetli nefret saldık. Sınaat/teknoloji olarak ürettikleri şeylerin ne olduğunu Allah onlara yakında haber verecektir.وَمِنَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ أَخَذْنَا مِيثَاقَهُمْ فَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ فَأَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَسَوْفَ يُنَبِّئُهُمُ اللَّهُ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ 005:014:006
فَخُذُوهُfeḣuƶūhualınRSLT– sonuç ifadesi öneki
V– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
şart cümlesi cevap kısmı fa sı
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
5:41 Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara.يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا امَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ اخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا وَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْاخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ 005:041:037
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
5:51 Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır. Sizden kim onları gönül dostu edinirse o, onlardandır. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَىٰ أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ 005:051:006
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
5:57 Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاءَ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ 005:057:006
اتَّخَذُواtteḣaƶūedinen(leri)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
5:57 Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاءَ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ 005:057:008
اتَّخَذُوهَاtteḣaƶūhā-edinmektelerV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «ها» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
5:58 Namaza çağırdığınızda onu oyun ve eğlence edindiler. Böyle yaptılar; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ 005:058:005
أَخَذْنَاeḣaƶnābiz almıştıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
5:70 Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarının kesin sözlerini almış da onlara resuller göndermiştik. Ne zaman bir resul onlara nefislerinin hoşlanmadığı birşeyi getirdiyse bir kısmını yalanladılar; bir kısmını da öldürüyorlardı.لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُهُمْ فَرِيقًا كَذَّبُوا وَفَرِيقًا يَقْتُلُونَ 005:070:002
اتَّخَذُوهُمْtteḣaƶūhumonları edinmezlerdiV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
5:81 Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene inanmış olsalardı, küfre sapanları dostlar edinmezlerdi. Ama onların çokları yoldan sapmışlardır.وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالنَّبِيِّ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَا اتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَاءَ وَلَٰكِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ فَاسِقُونَ 005:081:010
يُؤَاخِذُكُمُyu'āḣiƶukumusizi sorumlu tutmazV– 3. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
5:89 Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydimek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz.لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ الْأَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ ذَٰلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُوا أَيْمَانَكُمْ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ ايَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ 005:089:002
يُؤَاخِذُكُمْyu'āḣiƶukumsizi sorumlu tutarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
5:89 Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydimek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz.لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ الْأَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ ذَٰلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُوا أَيْمَانَكُمْ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ ايَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ 005:089:008
اتَّخِذُونِيtteḣiƶūnībeni edininV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 1. şahıs tekil nesne zamiri
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir ya muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
5:116 Allah şunu da söyledi: "Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?" İsa dedi: "Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!"وَإِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَىٰ ابْنَ مَرْيَمَ أَأَنْتَ قُلْتَ لِلنَّاسِ اتَّخِذُونِي وَأُمِّيَ إِلَٰهَيْنِ مِنْ دُونِ اللَّهِ قَالَ سُبْحَانَكَ مَا يَكُونُ لِي أَنْ أَقُولَ مَا لَيْسَ لِي بِحَقٍّ إِنْ كُنْتُ قُلْتُهُ فَقَدْ عَلِمْتَهُ تَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِي وَلَا أَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِكَ إِنَّكَ أَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ 005:116:011
أَتَّخِذُetteḣiƶuedineyimV– 1. şahıs tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
6:14 De ki: "Göklerin ve yerin Fâtır'ı olan o yaratıcıdan, o yedirip doyuran ama kendisi yedirilip beslenmeyen Allah'tan başkasını mı velî edineyim?" De ki: "Bana, İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçenlerin ilki olmam emredildi." Ve sakın şirke sapanlardan olma!قُلْ أَغَيْرَ اللَّهِ أَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ يُطْعِمُ وَلَا يُطْعَمُ قُلْ إِنِّي أُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ أَوَّلَ مَنْ أَسْلَمَ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ 006:014:004
فَأَخَذْنَاهُمْfeeḣaƶnāhumonları yakalayıp cezalandırmıştıkCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
atıf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
6:42 Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık.وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ أُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَأَخَذْنَاهُمْ بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَتَضَرَّعُونَ 006:042:007
أَخَذْنَاهُمْeḣaƶnāhumonları yakaladıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
6:44 Öğütlenmeye çağırıldıkları şeyi unutunca, her şeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenle sevinç şımarıklığına daldıkları bir sırada, ansızın onları yakaladık. Tüm ümitlerini bir anda yitirdiler.فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهِ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ أَبْوَابَ كُلِّ شَيْءٍ حَتَّىٰ إِذَا فَرِحُوا بِمَا أُوتُوا أَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَإِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ 006:044:016
أَخَذَeḣaƶealsaV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
6:46 De ki: "Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَخَذَ اللَّهُ سَمْعَكُمْ وَأَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ مَنْ إِلَٰهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُمْ بِهِ انْظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الْايَاتِ ثُمَّ هُمْ يَصْدِفُونَ 006:046:004
اتَّخَذُواtteḣaƶūyerine koyan(ları)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
6:70 Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur'an ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır.وَذَرِ الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَذَكِّرْ بِهِ أَنْ تُبْسَلَ نَفْسٌ بِمَا كَسَبَتْ لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ وَإِنْ تَعْدِلْ كُلَّ عَدْلٍ لَا يُؤْخَذْ مِنْهَا أُولَٰئِكَ الَّذِينَ أُبْسِلُوا بِمَا كَسَبُوا لَهُمْ شَرَابٌ مِنْ حَمِيمٍ وَعَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ 006:070:003
يُؤْخَذْyu'ḣaƶkabul edilmezV– 3. şahıs eril tekil edilgen bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
muzari fiil mebni meçhul meczum
6:70 Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur'an ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır.وَذَرِ الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَذَكِّرْ بِهِ أَنْ تُبْسَلَ نَفْسٌ بِمَا كَسَبَتْ لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ وَإِنْ تَعْدِلْ كُلَّ عَدْلٍ لَا يُؤْخَذْ مِنْهَا أُولَٰئِكَ الَّذِينَ أُبْسِلُوا بِمَا كَسَبُوا لَهُمْ شَرَابٌ مِنْ حَمِيمٍ وَعَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ 006:070:030
أَتَتَّخِذُetetteḣiƶumi ediniyorsun?INTG– soru önekialif
V– 2. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
soru harfi (hemze)
muzari fiil
6:74 İbrahim, babası Âzer'e şöyle demişti: "Putları tanrılar mı ediniyorsun? Seni de toplumunu da açık bir sapıklık içinde görüyorum."وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ ازَرَ أَتَتَّخِذُ أَصْنَامًا الِهَةً إِنِّي أَرَاكَ وَقَوْمَكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ 006:074:006
اتَّخَذُواtteḣaƶūtuttularV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:30 Bir kısmını iyiye ve güzele kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar.فَرِيقًا هَدَىٰ وَفَرِيقًا حَقَّ عَلَيْهِمُ الضَّلَالَةُ إِنَّهُمُ اتَّخَذُوا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ 007:030:008
خُذُواḣuƶūalınV– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir
7:31 Ey ademoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez.يَا بَنِي ادَمَ خُذُوا زِينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُوا إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ 007:031:004
اتَّخَذُواtteḣaƶūyerine koydularV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:51 Onlar kendi dinlerini eğlence ve oyun haline getirdiler, iğreti hayat onları aldattı. Onlar bugüne kavuşacaklarını unutmuşlardı. Ayetlerimize karşı direniyorlardı. Bugün de biz onları unutuyoruz.الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ نَنْسَاهُمْ كَمَا نَسُوا لِقَاءَ يَوْمِهِمْ هَٰذَا وَمَا كَانُوا بِايَاتِنَا يَجْحَدُونَ 007:051:002
فَيَأْخُذَكُمْfeye'ḣuƶekumyoksa sizi yakalarCAUS– sebep ifadesi
V– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
sebep fa sı
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
7:73 Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."وَإِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ قَدْ جَاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ هَٰذِهِ نَاقَةُ اللَّهِ لَكُمْ ايَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللَّهِ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ 007:073:033
تَتَّخِذُونَtetteḣiƶūneediniyorsunuzV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:74 "Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin."وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا فَاذْكُرُوا الَاءَ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ 007:074:011
فَأَخَذَتْهُمُfeeḣaƶethumuhemen onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
7:78 Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler.فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ 007:078:001
فَأَخَذَتْهُمُfeeḣaƶethumuderken onları yakalayıverdiREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
7:91 Bunun üzerine o korkunç titreşim/o büyük zelzele onları yakalayıverdi de öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ 007:091:001
أَخَذْنَاeḣaƶnāsık(ma)dığımızV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
7:94 Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar.وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا أَخَذْنَا أَهْلَهَا بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَضَّرَّعُونَ 007:094:008
فَأَخَذْنَاهُمْfeeḣaƶnāhumbiz de onları yakaladıkCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
atıf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
7:95 Sonra zorluk ve sıkıntının yerine mutluluk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüzyüze gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.ثُمَّ بَدَّلْنَا مَكَانَ السَّيِّئَةِ الْحَسَنَةَ حَتَّىٰ عَفَوْا وَقَالُوا قَدْ مَسَّ ابَاءَنَا الضَّرَّاءُ وَالسَّرَّاءُ فَأَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ 007:095:014
فَأَخَذْنَاهُمْfeeḣaƶnāhumbiz de onları yakaladıkCAUS– sebep ifadesi
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
sebep fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
7:96 O medeniyetlerin halkı inanıp korunsalardı, elbette ki üzerlerine gökten ve yerden bereketler saçardım. Ama yalanladılar, biz de onları, kazanır olduklarıyla yakalayıverdik.وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَىٰ امَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَلَٰكِنْ كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ 007:096:015
أَخَذْنَاeḣaƶnābiz tuttukV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
7:130 Yemin olsun ki biz, Firavun hanedanını yakalayıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.وَلَقَدْ أَخَذْنَا الَ فِرْعَوْنَ بِالسِّنِينَ وَنَقْصٍ مِنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ 007:130:002
فَخُذْfeḣuƶalREM– devam ettirme öneki
V– 2. şahıs eril tekil emir fiil
istinaf fa sı
emir fiili
7:144 Allah buyurdu: "Ey Musa! Ben, gönderdiğim vahiylerle, konuşmamla seni seçip yücelttim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol."قَالَ يَا مُوسَىٰ إِنِّي اصْطَفَيْتُكَ عَلَى النَّاسِ بِرِسَالَاتِي وَبِكَلَامِي فَخُذْ مَا اتَيْتُكَ وَكُنْ مِنَ الشَّاكِرِينَ 007:144:010
فَخُذْهَاfeḣuƶhābunları tutCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 2. şahıs eril tekil emir fiil
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
atıf fa sı
emir fiili «ها» muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
7:145 Biz Musa için levhalarla herşeyi yazdık: Öğüt olarak, herşeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size."وَكَتَبْنَا لَهُ فِي الْأَلْوَاحِ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ مَوْعِظَةً وَتَفْصِيلًا لِكُلِّ شَيْءٍ فَخُذْهَا بِقُوَّةٍ وَأْمُرْ قَوْمَكَ يَأْخُذُوا بِأَحْسَنِهَا سَأُرِيكُمْ دَارَ الْفَاسِقِينَ 007:145:012
يَأْخُذُواye'ḣuƶūtutsunlarV– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
7:145 Biz Musa için levhalarla herşeyi yazdık: Öğüt olarak, herşeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size."وَكَتَبْنَا لَهُ فِي الْأَلْوَاحِ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ مَوْعِظَةً وَتَفْصِيلًا لِكُلِّ شَيْءٍ فَخُذْهَا بِقُوَّةٍ وَأْمُرْ قَوْمَكَ يَأْخُذُوا بِأَحْسَنِهَا سَأُرِيكُمْ دَارَ الْفَاسِقِينَ 007:145:016
يَتَّخِذُوهُyetteḣiƶūhuonu edinmezlerV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
7:146 Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım: Onlar hangi mucizeyi görseler ona inanmazlar. Doğruya varan yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onlara karşı kayıtsız kaldılar.سَأَصْرِفُ عَنْ ايَاتِيَ الَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَإِنْ يَرَوْا كُلَّ ايَةٍ لَا يُؤْمِنُوا بِهَا وَإِنْ يَرَوْا سَبِيلَ الرُّشْدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا وَإِنْ يَرَوْا سَبِيلَ الْغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلِينَ 007:146:022
يَتَّخِذُوهُyetteḣiƶūhuonu edinirlerV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih meczum
7:146 Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım: Onlar hangi mucizeyi görseler ona inanmazlar. Doğruya varan yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onlara karşı kayıtsız kaldılar.سَأَصْرِفُ عَنْ ايَاتِيَ الَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَإِنْ يَرَوْا كُلَّ ايَةٍ لَا يُؤْمِنُوا بِهَا وَإِنْ يَرَوْا سَبِيلَ الرُّشْدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا وَإِنْ يَرَوْا سَبِيلَ الْغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلِينَ 007:146:028
وَاتَّخَذَvetteḣaƶeve benimsedilerREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
istinaf Vavı – Vâvu’l-İstinâfiye
mazi fiil
7:148 Musa'nın kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.وَاتَّخَذَ قَوْمُ مُوسَىٰ مِنْ بَعْدِهِ مِنْ حُلِيِّهِمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌ أَلَمْ يَرَوْا أَنَّهُ لَا يُكَلِّمُهُمْ وَلَا يَهْدِيهِمْ سَبِيلًا اتَّخَذُوهُ وَكَانُوا ظَالِمِينَ 007:148:001
اتَّخَذُوهُtteḣaƶūhuonu benimsedilerV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
7:148 Musa'nın kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.وَاتَّخَذَ قَوْمُ مُوسَىٰ مِنْ بَعْدِهِ مِنْ حُلِيِّهِمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌ أَلَمْ يَرَوْا أَنَّهُ لَا يُكَلِّمُهُمْ وَلَا يَهْدِيهِمْ سَبِيلًا اتَّخَذُوهُ وَكَانُوا ظَالِمِينَ 007:148:020
وَأَخَذَve eḣaƶeve tuttuCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil
7:150 Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi? Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma."وَلَمَّا رَجَعَ مُوسَىٰ إِلَىٰ قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا قَالَ بِئْسَمَا خَلَفْتُمُونِي مِنْ بَعْدِي أَعَجِلْتُمْ أَمْرَ رَبِّكُمْ وَأَلْقَى الْأَلْوَاحَ وَأَخَذَ بِرَأْسِ أَخِيهِ يَجُرُّهُ إِلَيْهِ قَالَ ابْنَ أُمَّ إِنَّ الْقَوْمَ اسْتَضْعَفُونِي وَكَادُوا يَقْتُلُونَنِي فَلَا تُشْمِتْ بِيَ الْأَعْدَاءَ وَلَا تَجْعَلْنِي مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ 007:150:018
اتَّخَذُواtteḣaƶū(tanrı diye) benimseyenlereV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:152 Buzağıyı ilah edinenler var ya, yakında onlara Rablerinden bir öfke ve dünya hayatında bir zillet ulaşacaktır. İftiracıları böyle cezalandırırız biz.إِنَّ الَّذِينَ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ سَيَنَالُهُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَذِلَّةٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَكَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُفْتَرِينَ 007:152:003
أَخَذَeḣaƶealdıV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
7:154 Öfke, Musa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rableri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı.وَلَمَّا سَكَتَ عَنْ مُوسَى الْغَضَبُ أَخَذَ الْأَلْوَاحَ وَفِي نُسْخَتِهَا هُدًى وَرَحْمَةٌ لِلَّذِينَ هُمْ لِرَبِّهِمْ يَرْهَبُونَ 007:154:006
أَخَذَتْهُمُeḣaƶethumuonları yakalayıncaV– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
7:155 Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. Şiddetli sarsıntı onları yakalayınca Musa şöyle dedi: "Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka birşey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Veli'mizsin. O halde affet bizi, acı bize. Sen affedenlerin en hayırlısısın."وَاخْتَارَ مُوسَىٰ قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلًا لِمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُمْ مِنْ قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاءُ مِنَّا إِنْ هِيَ إِلَّا فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَنْ تَشَاءُ وَتَهْدِي مَنْ تَشَاءُ أَنْتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ 007:155:008
وَأَخَذْنَاve eḣaƶnāve yakaladıkCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
7:165 Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik.فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهِ أَنْجَيْنَا الَّذِينَ يَنْهَوْنَ عَنِ السُّوءِ وَأَخَذْنَا الَّذِينَ ظَلَمُوا بِعَذَابٍ بَئِيسٍ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ 007:165:011
يَأْخُذُونَye'ḣuƶūnealıyorlarV– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
7:169 Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, Kitap'a varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında birşey söylememelerine ilişkin Kitap misakı alınmamış mıydı? O Kitap'ın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُوا الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا الْأَدْنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِنْ يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مِثْلُهُ يَأْخُذُوهُ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِمْ مِيثَاقُ الْكِتَابِ أَنْ لَا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ وَدَرَسُوا مَا فِيهِ وَالدَّارُ الْاخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلَا تَعْقِلُونَ 007:169:007
يَأْخُذُوهُye'ḣuƶūhuonu da alırlarV– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih meczum
7:169 Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, Kitap'a varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında birşey söylememelerine ilişkin Kitap misakı alınmamış mıydı? O Kitap'ın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُوا الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا الْأَدْنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِنْ يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مِثْلُهُ يَأْخُذُوهُ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِمْ مِيثَاقُ الْكِتَابِ أَنْ لَا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ وَدَرَسُوا مَا فِيهِ وَالدَّارُ الْاخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلَا تَعْقِلُونَ 007:169:018
يُؤْخَذْyu'ḣaƶpeki alınmamış mıydı?V– 3. şahıs eril tekil edilgen bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
muzari fiil mebni meçhul meczum
7:169 Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, Kitap'a varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında birşey söylememelerine ilişkin Kitap misakı alınmamış mıydı? O Kitap'ın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُوا الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا الْأَدْنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِنْ يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مِثْلُهُ يَأْخُذُوهُ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِمْ مِيثَاقُ الْكِتَابِ أَنْ لَا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ وَدَرَسُوا مَا فِيهِ وَالدَّارُ الْاخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلَا تَعْقِلُونَ 007:169:020
خُذُواḣuƶūtutunV– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
7:171 Bir zaman, dağı tepelerine bir gölgelik gibi çekmiştik de onu üstlerine düşüyor sanmışlardı. "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın ki korunabilesiniz."وَإِذْ نَتَقْنَا الْجَبَلَ فَوْقَهُمْ كَأَنَّهُ ظُلَّةٌ وَظَنُّوا أَنَّهُ وَاقِعٌ بِهِمْ خُذُوا مَا اتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ 007:171:011
أَخَذَeḣaƶealmıştıV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
7:172 Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَنِي ادَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ أَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَىٰ شَهِدْنَا أَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَٰذَا غَافِلِينَ 007:172:002
خُذِḣuƶialV– 2. şahıs eril tekil emir fiil
emir fiili
7:199 Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir.خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ 007:199:001
فَأَخَذَهُمُfeeḣaƶehumuonları yakalamıştıCAUS– sebep ifadesi
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
sebep fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
8:52 Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah'ın ayetlerini inkâr ettiler de Allah onları günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah Kavîdir, çok güçlüdür; azabı çok şiddetli yapandır O.كَدَأْبِ الِ فِرْعَوْنَ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ كَفَرُوا بِايَاتِ اللَّهِ فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ شَدِيدُ الْعِقَابِ 008:052:010
أَخَذْتُمْeḣaƶtumaldığınız fidyedenV– 2. şahıs eril çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
8:68 Eğer Allah'tan bir yazı önden gelmemiş olsaydı, aldığınız fidyeden ötürü size büyük bir azap dokunurdu.لَوْلَا كِتَابٌ مِنَ اللَّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمْ فِيمَا أَخَذْتُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ 008:068:008
أُخِذَuḣiƶealınanV– 3. şahıs eril tekil edilgen geçmiş zaman fiili
mazi fiil meçhul mebni
8:70 Ey Peygamber! Elinizde esir olarak bulunanlara de ki: "Eğer Allah, kalplerinizde bir hayır olduğunu bilirse size, sizden alınandan daha değerlisini verir ve sizi affeder. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir."يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِمَنْ فِي أَيْدِيكُمْ مِنَ الْأَسْرَىٰ إِنْ يَعْلَمِ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ خَيْرًا يُؤْتِكُمْ خَيْرًا مِمَّا أُخِذَ مِنْكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ 008:070:019
وَخُذُوهُمْve ḣuƶūhumve onları yakalayınCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
atıf vavı
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir «هم» muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
9:5 O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.فَإِذَا انْسَلَخَ الْأَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُوا الْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُوا لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍ فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَاتَوُا الزَّكَاةَ فَخَلُّوا سَبِيلَهُمْ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ 009:005:009
يَتَّخِذُواyetteḣiƶūedinmeyen(leri)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
9:16 Allah; içinizden cihat edenleri, Allah'tan, resulünden ve müminlerden başkasını kendisine sırdaş edinmeyenleri belirlemedikçe, bırakılacağınızı mı sandınız? Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تُتْرَكُوا وَلَمَّا يَعْلَمِ اللَّهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَلَمْ يَتَّخِذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَا رَسُولِهِ وَلَا الْمُؤْمِنِينَ وَلِيجَةً وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ 009:016:012
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
9:23 Ey iman edenler! Babalarınız ve kardeşleriniz, eğer imana karşı inkârı seviyorlarsa, onları dostlar edinmeyin. İçinizden onları dost edinenler zalimlerin ta kendileridirler.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا لَا تَتَّخِذُوا ابَاءَكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاءَ إِنِ اسْتَحَبُّوا الْكُفْرَ عَلَى الْإِيمَانِ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ 009:023:006
اتَّخَذُواİtteḣaƶūedindilerV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
9:31 Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O.اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا إِلَٰهًا وَاحِدًا لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ 009:031:001
أَخَذْنَاeḣaƶnābiz almıştıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
9:50 Sana bir iyilik isabet etse bu onları üzer. Sana bir musibet dokunsa: "İşimizi önceden sağlam tutmuşuz." derler ve kibirli bir sevinçle dönüp giderler.إِنْ تُصِبْكَ حَسَنَةٌ تَسُؤْهُمْ وَإِنْ تُصِبْكَ مُصِيبَةٌ يَقُولُوا قَدْ أَخَذْنَا أَمْرَنَا مِنْ قَبْلُ وَيَتَوَلَّوْا وَهُمْ فَرِحُونَ 009:050:010
يَتَّخِذُyetteḣiƶusayarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
9:98 Çöl Araplarından öylesi vardır ki, infak ettiğini bir angarya/bir ceza ödeme sayar ve sizin başınıza belaların gelmesini bekler durur. En kötü bela onların başına olsun! Allah çok iyi işitir, çok iyi bilir.وَمِنَ الْأَعْرَابِ مَنْ يَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ مَغْرَمًا وَيَتَرَبَّصُ بِكُمُ الدَّوَائِرَ عَلَيْهِمْ دَائِرَةُ السَّوْءِ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ 009:098:004
وَيَتَّخِذُve yetteḣiƶuve vesile sayarCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
atıf vavı
muzari fiil
9:99 Çöl Araplarından bazıları da Allah'a ve âhiret gününe inanır, harcadığını Allah yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesîle edinir. Dikkat edin! O harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesîlesidir. Allah onları rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir.وَمِنَ الْأَعْرَابِ مَنْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْاخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ قُرُبَاتٍ عِنْدَ اللَّهِ وَصَلَوَاتِ الرَّسُولِ أَلَا إِنَّهَا قُرْبَةٌ لَهُمْ سَيُدْخِلُهُمُ اللَّهُ فِي رَحْمَتِهِ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ 009:099:008
خُذْḣuƶalV– 2. şahıs eril tekil emir fiil
emir fiili
9:103 Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip aklayasın. Onlar için dua et, çünkü senin duan onlar için bir sükûnettir. Allah Semî'dir, Alîm'dir.خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْ إِنَّ صَلَاتَكَ سَكَنٌ لَهُمْ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ 009:103:001
وَيَأْخُذُve ye'ḣuƶuve alanCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
atıf vavı
muzari fiil
9:104 Bilmediler mi ki, Allah'tır kullarından o tövbeyi kabul eden, o sadakaları alan. Ve Allah'tır, O Tevvâb, O Rahîm...أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ وَيَأْخُذُ الصَّدَقَاتِ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ 009:104:010
اتَّخَذُواtteḣaƶūedinenler varV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
9:107 Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır: Zarar vermek için, nankörlük için, inananları fırkalara bölmek için, daha önceden Allah ve resulüyle savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. "İyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz!" diye gerile gerile yemin de edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar.وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَادًا لِمَنْ حَارَبَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُ وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا الْحُسْنَىٰ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ 009:107:002
أَخَذَتِeḣaƶetialıpV– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
10:24 Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.إِنَّمَا مَثَلُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الْأَرْضِ مِمَّا يَأْكُلُ النَّاسُ وَالْأَنْعَامُ حَتَّىٰ إِذَا أَخَذَتِ الْأَرْضُ زُخْرُفَهَا وَازَّيَّنَتْ وَظَنَّ أَهْلُهَا أَنَّهُمْ قَادِرُونَ عَلَيْهَا أَتَاهَا أَمْرُنَا لَيْلًا أَوْ نَهَارًا فَجَعَلْنَاهَا حَصِيدًا كَأَنْ لَمْ تَغْنَ بِالْأَمْسِ كَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ الْايَاتِ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ 010:024:019
اتَّخَذَtteḣaƶeedindiV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
10:68 "Allah çocuk edindi!" dediler. Hâşâ! Allah bundan arınmıştır! O Ganî'dir, hiçbir şeye muhtaç olmaz! Göklerdekiler de yerdekiler de O'nundur. Elinizde, söylediğinize ilişkin hiçbir kanıt yok. Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi söylüyorsunuz?قَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ هُوَ الْغَنِيُّ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ إِنْ عِنْدَكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ بِهَٰذَا أَتَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ 010:068:002
اخِذٌāḣiƶuntutmadığıN– yalın hal eril belirsiz etken sıfat
merfu
11:56 "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın. Hiç kuşkusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir."إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ رَبِّي وَرَبِّكُمْ مَا مِنْ دَابَّةٍ إِلَّا هُوَ اخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ 011:056:012
فَيَأْخُذَكُمْfeye'ḣuƶekumyoksa sizi yakalarCAUS– sebep ifadesi
V– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
sebep fa sı
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
11:64 "Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir."ويَا قَوْمِ هَٰذِهِ نَاقَةُ اللَّهِ لَكُمْ ايَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللَّهِ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ قَرِيبٌ 011:064:016
وَأَخَذَve eḣaƶeve aldıCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil
11:67 Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler.وَأَخَذَ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ 011:067:001
وَاتَّخَذْتُمُوهُvetteḣaƶtumūhuonu bıraktınızCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
atıf vavı
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
11:92 Dedi: "Ey toplumum! Sizce kabilem Allah'tan daha mı güçlü ve onurlu! Allah'ı arkanıza atıp dışlanmış hale getirdiniz. Rabbim, yapıp ettiklerinizi çepeçevre kuşatmıştır."قَالَ يَا قَوْمِ أَرَهْطِي أَعَزُّ عَلَيْكُمْ مِنَ اللَّهِ وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَاءَكُمْ ظِهْرِيًّا إِنَّ رَبِّي بِمَا تَعْمَلُونَ مُحِيطٌ 011:092:009
وَأَخَذَتِve eḣaƶetive aldıCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil
11:94 Emrimiz gelince Şuayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri o yüksek titreşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler.وَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا شُعَيْبًا وَالَّذِينَ امَنُوا مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِنَّا وَأَخَذَتِ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ 011:094:011
أَخْذُeḣƶuyakalamasıN– yalın hal eril isim-fiil
merfu
11:102 Rabbin zulme sapan kentleri/medeniyetleri çarptığı zaman, işte böyle çarpar. O'nun çarpması gerçekten korkunçtur, şiddetlidir.وَكَذَٰلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَىٰ وَهِيَ ظَالِمَةٌ إِنَّ أَخْذَهُ أَلِيمٌ شَدِيدٌ 011:102:002
أَخَذَeḣaƶeyakaladığıV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
11:102 Rabbin zulme sapan kentleri/medeniyetleri çarptığı zaman, işte böyle çarpar. O'nun çarpması gerçekten korkunçtur, şiddetlidir.وَكَذَٰلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَىٰ وَهِيَ ظَالِمَةٌ إِنَّ أَخْذَهُ أَلِيمٌ شَدِيدٌ 011:102:005
أَخْذَهُeḣƶehuO'nun yakalamasıN– ismin -i hali eril isim-fiil
PRON– 3. şahıs eril tekil iyelik zamiri
mansub he muttasıl (bitişik) zamir
11:102 Rabbin zulme sapan kentleri/medeniyetleri çarptığı zaman, işte böyle çarpar. O'nun çarpması gerçekten korkunçtur, şiddetlidir.وَكَذَٰلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَىٰ وَهِيَ ظَالِمَةٌ إِنَّ أَخْذَهُ أَلِيمٌ شَدِيدٌ 011:102:010
نَتَّخِذَهُnetteḣiƶehuonu edinirizV– 1. şahıs çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
12:21 Onu satın alan Mısırlı, karısına şöyle dedi: "Ona iyi bak, kendisine güzel bir yer hazırla. Bize yararı dokunabilir. Belki de evlat ediniriz onu." İşte bu şekilde biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân verip o toprağa yerleştirdik ki, ona olayların/haberlerin yorumunu öğretelim. Allah, kendi emrine Gâlib'dir/kendi emrine hükmeder. Ama insanların çokları bilmiyorlar.وَقَالَ الَّذِي اشْتَرَاهُ مِنْ مِصْرَ لِامْرَأَتِهِ أَكْرِمِي مَثْوَاهُ عَسَىٰ أَنْ يَنْفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَكَذَٰلِكَ مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِي الْأَرْضِ وَلِنُعَلِّمَهُ مِنْ تَأْوِيلِ الْأَحَادِيثِ وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَىٰ أَمْرِهِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ 012:021:013
لِيَأْخُذَliye'ḣuƶeyoksa alamazPRP– niyet önekilām
V– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
tâlil (sebebiyyet) Lâmı
muzari fiil mansub
12:76 Bunun üzerine Yûsuf öz kardeşinin heybesinden önce, öteki kardeşlerin heybelerini aramaya başladı. Nihayet su kabını, öz kardeşinin heybesinden çıkardı. Yûsuf'a böyle bir tuzak öğretmiştik. Yoksa Yûsuf, Allah'ın dilemesi dışında, kralın dinine göre öz kardeşini alamazdı. Dilediklerimizi derece derece yükseltiriz biz. Her bilgi sahibinin üstünde bir başka bilen vardır.فَبَدَأَ بِأَوْعِيَتِهِمْ قَبْلَ وِعَاءِ أَخِيهِ ثُمَّ اسْتَخْرَجَهَا مِنْ وِعَاءِ أَخِيهِ كَذَٰلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَ مَا كَانَ لِيَأْخُذَ أَخَاهُ فِي دِينِ الْمَلِكِ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ وَفَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ 012:076:016
فَخُذْfeḣuƶo yüzden alREM– devam ettirme öneki
V– 2. şahıs eril tekil emir fiil
istinaf fa sı
emir fiili
12:78 Kardeşler dediler ki: "Ey vezir! Bunun ihtiyar bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Senin iyilikseverlerden olduğuna inanıyoruz."قَالُوا يَا أَيُّهَا الْعَزِيزُ إِنَّ لَهُ أَبًا شَيْخًا كَبِيرًا فَخُذْ أَحَدَنَا مَكَانَهُ إِنَّا نَرَاكَ مِنَ الْمُحْسِنِينَ 012:078:010
نَأْخُذَne'ḣuƶealmaktanV– 1. şahıs çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
12:79 "Ne, dedi Yûsuf, Allah korusun. Eşyamızı yükünde bulduğumuz adamdan başkasını tutamayız. Öyle birşey yaparsak zalimlerden oluruz."قَالَ مَعَاذَ اللَّهِ أَنْ نَأْخُذَ إِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُ إِنَّا إِذًا لَظَالِمُونَ 012:079:005
أَخَذَeḣaƶealdıV– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
12:80 Yûsuf'tan ümidi kesince bir kenara çekilip tartışmaya başladılar. Büyükleri dedi ki: "Babanızın sizden Allah adına garanti aldığını, daha önce Yûsuf'a yaptığınız haksızlığı bilmez misiniz? Babam bana izin verinceye, yahut da Allah hakkımda hükmedinceye kadar bu ülkeden ayrılmayacağım. Yargıçların en hayırlısıdır O."فَلَمَّا اسْتَيْأَسُوا مِنْهُ خَلَصُوا نَجِيًّا قَالَ كَبِيرُهُمْ أَلَمْ تَعْلَمُوا أَنَّ أَبَاكُمْ قَدْ أَخَذَ عَلَيْكُمْ مَوْثِقًا مِنَ اللَّهِ وَمِنْ قَبْلُ مَا فَرَّطْتُمْ فِي يُوسُفَ فَلَنْ أَبْرَحَ الْأَرْضَ حَتَّىٰ يَأْذَنَ لِي أَبِي أَوْ يَحْكُمَ اللَّهُ لِي وَهُوَ خَيْرُ الْحَاكِمِينَ 012:080:013
أَفَاتَّخَذْتُمْefātteḣaƶtummi edindiniz?INTG– soru önekialif
SUP- ön ekli tamamlayıcı ifade
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
soru harfi (hemze)
ek / fazlalık fa sı
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
13:16 De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki: "O'nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki: "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki: "Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan."قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ قُلِ اللَّهُ قُلْ أَفَاتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ لَا يَمْلِكُونَ لِأَنْفُسِهِمْ نَفْعًا وَلَا ضَرًّا قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْأَعْمَىٰ وَالْبَصِيرُ أَمْ هَلْ تَسْتَوِي الظُّلُمَاتُ وَالنُّورُ أَمْ جَعَلُوا لِلَّهِ شُرَكَاءَ خَلَقُوا كَخَلْقِهِ فَتَشَابَهَ الْخَلْقُ عَلَيْهِمْ قُلِ اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ 013:016:009
أَخَذْتُهُمْeḣaƶtuhumonları yakaladımV– 1. şahıs tekil geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
13:32 Yemin olsun, senden önceki resullerle de alay edildi. İnkâr edenlere biraz süre verdim ama sonunda hepsini yakaladım. Gördüler nasılmış azap!وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَأَمْلَيْتُ لِلَّذِينَ كَفَرُوا ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ 013:032:010
فَأَخَذَتْهُمُfeeḣaƶethumuonları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
15:73 Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları güneş doğarken yakaladı.فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ 015:073:001
فَأَخَذَتْهُمُfeeḣaƶethumufakat onları da yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
15:83 Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı.فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ 015:083:001
يَأْخُذَهُمْye'ḣuƶehumkendilerini yakalamayacağından?V– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
16:46 Yahut dönüp dolaşmaları sırasında kendilerini yakalamayacağından... Onlar buna engel de olamazlar.أَوْ يَأْخُذَهُمْ فِي تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُمْ بِمُعْجِزِينَ 016:046:002
يَأْخُذَهُمْye'ḣuƶehumkendilerini yakalamayacağından?V– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
16:47 Yoksa kendilerini korkuta korkuta, sindire sindire yakalamayacağından emin midirler? Kuşkusuz ki, sizin Rabbiniz gerçekten Raûf'tur, Rahîm'dir.أَوْ يَأْخُذَهُمْ عَلَىٰ تَخَوُّفٍ فَإِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ 016:047:002
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
16:51 Allah buyurdu ki: "İki ilah edinmeyin; O sadece bir tek ilahtır. Yalnız benden korkun."وَقَالَ اللَّهُ لَا تَتَّخِذُوا إِلَٰهَيْنِ اثْنَيْنِ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ فَإِيَّايَ فَارْهَبُونِ 016:051:004
يُؤَاخِذُyu'āḣiƶucezalandırsaydıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
16:61 Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçebilirler.وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَابَّةٍ وَلَٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى فَإِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ 016:061:002
تَتَّخِذُونَtetteḣiƶūneelde edersinizV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
16:67 Hurmalıkların meyvalarından, üzümlerden de sarhoş edici bir içecek ve güzel bir rızık elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır.وَمِنْ ثَمَرَاتِ النَّخِيلِ وَالْأَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا حَسَنًا إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَايَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ 016:067:005
اتَّخِذِيtteḣiƶīedinV– 2. şahıs dişil tekil (kalıp VIII) emir fiil
PRON– özne zamiri
emir fiili ya muttasıl (bitişik) zamir
16:68 Rabbin, balarısına şöyle vahyetti: "Dağlardan evler edin, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan da..."وَأَوْحَىٰ رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَ 016:068:006
تَتَّخِذُونَtetteḣiƶūnebir vasıta yaparakV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
16:92 Yeminleri bozmada, ipliğini kuvvetle büktükten sonra bozup parçalayan karı gibi olmayın. Bir topluluk ötekinden daha zengin ve kalabalık çıktığı için yeminlerinizi aranızda bir hile aracı yapıyorsunuz. Allah sizi bununla imtihan ediyor; ihtilafa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size açık bir biçimde elbette gösterecektir.وَلَا تَكُونُوا كَالَّتِي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ أَنْكَاثًا تَتَّخِذُونَ أَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ أَنْ تَكُونَ أُمَّةٌ هِيَ أَرْبَىٰ مِنْ أُمَّةٍ إِنَّمَا يَبْلُوكُمُ اللَّهُ بِهِ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ 016:092:010
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūyapmayınV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
16:94 Yeminlerinizi aranızda hile ve aldatma aracı yapmayın; aksi halde, ayak sağlam bastıktan sonra kayar ve Allah yolundan alıkoyduğunuz için acıyı tadarsınız. Üstelik büyük bir azaba da uğrarsınız.وَلَا تَتَّخِذُوا أَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ فَتَزِلَّ قَدَمٌ بَعْدَ ثُبُوتِهَا وَتَذُوقُوا السُّوءَ بِمَا صَدَدْتُمْ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَلَكُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ 016:094:002
فَأَخَذَهُمُfeeḣaƶehumuonları yakalayıverdiREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
16:113 Yemin olsun ki, onlara içlerinden bir resul geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulümlerine devam edip dururken azap kendilerini yakaladı.وَلَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْهُمْ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ وَهُمْ ظَالِمُونَ 016:113:006
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mansub
17:2 Mûsa'ya Kitap'ı verdik ve onu, "benden başka bir vekil tutmayın" buyruğuyla Beniisrail'e bir kılavuz kıldık.وَاتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَنِي إِسْرَائِيلَ أَلَّا تَتَّخِذُوا مِنْ دُونِي وَكِيلًا 017:002:009
وَاتَّخَذَvetteḣaƶeve edindi (kendisine)CONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil
17:40 Rabbiniz, oğulları seçip size özgüledi de kendisi meleklerden kızlar mı edindi? Gerçekten siz çok dehşet verici bir söz söylüyorsunuz!أَفَأَصْفَاكُمْ رَبُّكُمْ بِالْبَنِينَ وَاتَّخَذَ مِنَ الْمَلَائِكَةِ إِنَاثًا إِنَّكُمْ لَتَقُولُونَ قَوْلًا عَظِيمًا 017:040:004
لَاتَّخَذُوكَlātteḣaƶūkeseni edinirlerdiEMPH– vurgulu önek lām
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
17:73 Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.وَإِنْ كَادُوا لَيَفْتِنُونَكَ عَنِ الَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ لِتَفْتَرِيَ عَلَيْنَا غَيْرَهُ وَإِذًا لَاتَّخَذُوكَ خَلِيلًا 017:073:012
يَتَّخِذْyetteḣiƶedinmeyenV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
muzari fiil meczum
17:111 Şöyle de: "Hamt, o Allah'a özgüdür ki, çocuk edinmemiştir; mülk ve yönetiminde ortağı yoktur; âcizlik yüzünden dost edinmemiştir." Ve tekbir edip yücelt O'nu!وَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِيٌّ مِنَ الذُّلِّ وَكَبِّرْهُ تَكْبِيرًا 017:111:006
اتَّخَذَtteḣaƶeedindiV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
18:4 Ve "Allah bir çocuk edindi" diyenleri uyarsın diye indirdi onu.وَيُنْذِرَ الَّذِينَ قَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا 018:004:004
اتَّخَذُواtteḣaƶūedindilerV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
18:15 "Şunlar, şu kavmimiz O'ndan başka ilahlar edindiler. Onlar hakkında açık bir kanıt getirselerdi ya! Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir?!"هَٰؤُلَاءِ قَوْمُنَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ الِهَةً لَوْلَا يَأْتُونَ عَلَيْهِمْ بِسُلْطَانٍ بَيِّنٍ فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا 018:015:003
لَنَتَّخِذَنَّlenetteḣiƶennemutlaka yapacağızEMPH– vurgulu önek lām
V– 1. şahıs çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
EMPH– vurgulu son ek nūn
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
muzari fiil tekid nunu
18:21 Böylece insanları onlar hakkında bilgilendirdik ki, Allah'ın vaadinin hak, kıyamet saatinin de kuşkusuz olduğunu bilsinler. Çünkü onlar, aralarında mağara yaranının durumunu tartışıyorlardı. "Onların üstüne bir bina kurun." dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onlar hakkında görüşleri galip gelenlerse şöyle dediler: "Üzerlerine mutlaka bir mescit edineceğiz."وَكَذَٰلِكَ أَعْثَرْنَا عَلَيْهِمْ لِيَعْلَمُوا أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَأَنَّ السَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَا إِذْ يَتَنَازَعُونَ بَيْنَهُمْ أَمْرَهُمْ فَقَالُوا ابْنُوا عَلَيْهِمْ بُنْيَانًا رَبُّهُمْ أَعْلَمُ بِهِمْ قَالَ الَّذِينَ غَلَبُوا عَلَىٰ أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِمْ مَسْجِدًا 018:021:030
أَفَتَتَّخِذُونَهُefetetteḣiƶūnehusiz onu mu ediniyorsunuz?INTG– soru önekialif
SUP- ön ekli tamamlayıcı ifade
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
soru harfi (hemze)
ek / fazlalık fa sı
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
18:50 Hani, biz meleklere "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis dışında hepsi secde etmişti. İblis, cinlerdendi. Kendi Rabbinin emrine ters düştü. Şimdi siz, benim beri yanımdan, onu ve onun soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Hem de onlar sizin düşmanınızken. Zalimler için ne kötü bir değiştirmedir bu!وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلَائِكَةِ اسْجُدُوا لِادَمَ فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِ أَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِي وَهُمْ لَكُمْ عَدُوٌّ بِئْسَ لِلظَّالِمِينَ بَدَلًا 018:050:016
مُتَّخِذَmutteḣiƶeedinmişN– ismin -i hali eril (kalıp VIII) etken sıfat
mansub
18:51 Ben onları ne göklerle yerin yaratılmasına, hatta ne kendilerinin yaratılmasına tanık tuttum. Ben, sapıp gitmişleri yardımcı edinecek değilim.مَا أَشْهَدْتُهُمْ خَلْقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَا خَلْقَ أَنْفُسِهِمْ وَمَا كُنْتُ مُتَّخِذَ الْمُضِلِّينَ عَضُدًا 018:051:011
وَاتَّخَذُواvetteḣaƶūve edindilerCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
18:56 Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ وَيُجَادِلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ وَاتَّخَذُوا ايَاتِي وَمَا أُنْذِرُوا هُزُوًا 018:056:014
يُؤَاخِذُهُمْyuāḣiƶuhumonları hemen cezalandırsaydıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
18:58 O affedici, o rahmet sahibi Rabbin, onları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, kendileri için azabı mutlaka çabuklaştırırdı. Böyle olmamıştır, ama onlar için, hiçbir kaçıp kurtulma imkânı bulamayacakları bir hesap sorma zamanı öngörülmüştür.وَرَبُّكَ الْغَفُورُ ذُو الرَّحْمَةِ لَوْ يُؤَاخِذُهُمْ بِمَا كَسَبُوا لَعَجَّلَ لَهُمُ الْعَذَابَ بَلْ لَهُمْ مَوْعِدٌ لَنْ يَجِدُوا مِنْ دُونِهِ مَوْئِلًا 018:058:006
فَاتَّخَذَfetteḣaƶe(balık) tuttuCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
atıf fa sı
mazi fiil
18:61 Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.فَلَمَّا بَلَغَا مَجْمَعَ بَيْنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا 018:061:007
وَاتَّخَذَvetteḣaƶeve tuttuCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
atıf vavı
mazi fiil
18:63 Genç adam dedi: "Bak sen şu işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin içinde acaip bir biçimde yolunu tuttu."قَالَ أَرَأَيْتَ إِذْ أَوَيْنَا إِلَى الصَّخْرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ الْحُوتَ وَمَا أَنْسَانِيهُ إِلَّا الشَّيْطَانُ أَنْ أَذْكُرَهُ وَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ عَجَبًا 018:063:016
تُؤَاخِذْنِيtu'āḣiƶnībeni kınamaV– 2. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– 1. şahıs tekil nesne zamiri
muzari fiil ya muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih meczum
18:73 Mûsa dedi: "Unuttuğum için beni azarlama; bu yaptığımdan dolayı da bana zorluk çıkarma."قَالَ لَا تُؤَاخِذْنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرْهِقْنِي مِنْ أَمْرِي عُسْرًا 018:073:003
لَاتَّخَذْتَlātteḣaƶtealırdınEMPH– vurgulu önek lām
V– 2. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
18:77 Yine yola koyuldular. Biraz sonra bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Orada, yıkılmayı bekleyen bir duvara rastladılar; genç adam tuttu onu onardı. Mûsa "İsteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın." dedi.فَانْطَلَقَا حَتَّىٰ إِذَا أَتَيَا أَهْلَ قَرْيَةٍ اسْتَطْعَمَا أَهْلَهَا فَأَبَوْا أَنْ يُضَيِّفُوهُمَا فَوَجَدَا فِيهَا جِدَارًا يُرِيدُ أَنْ يَنْقَضَّ فَأَقَامَهُ قَالَ لَوْ شِئْتَ لَاتَّخَذْتَ عَلَيْهِ أَجْرًا 018:077:022
يَأْخُذُye'ḣuƶualanV– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
18:79 "Gemiden başlayayım: O gemi, denizde işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla el koyuyordu."أَمَّا السَّفِينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاكِينَ يَعْمَلُونَ فِي الْبَحْرِ فَأَرَدْتُ أَنْ أَعِيبَهَا وَكَانَ وَرَاءَهُمْ مَلِكٌ يَأْخُذُ كُلَّ سَفِينَةٍ غَصْبًا 018:079:014
تَتَّخِذَtetteḣiƶedavranırsınV– 2. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
18:86 Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın."حَتَّىٰ إِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِي عَيْنٍ حَمِئَةٍ وَوَجَدَ عِنْدَهَا قَوْمًا قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ إِمَّا أَنْ تُعَذِّبَ وَإِمَّا أَنْ تَتَّخِذَ فِيهِمْ حُسْنًا 018:086:023
يَتَّخِذُواyetteḣiƶūkendilerine edinecekleriniV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mansub
18:102 Küfre sapanlar, beni bırakıp da kullarımı veliler edineceklerini mi sandılar. Biz cehennemi bir konuk evi olarak inkârcılar için hazırladık.أَفَحَسِبَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنْ يَتَّخِذُوا عِبَادِي مِنْ دُونِي أَوْلِيَاءَ إِنَّا أَعْتَدْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ نُزُلًا 018:102:005
وَاتَّخَذُواvetteḣaƶūve edinmeleriCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
18:106 İşte böyle! Cezaları cehennemdir. Çünkü nankörlük ettiler; ayetlerimi ve resullerini eğlence aracı yaptılar.ذَٰلِكَ جَزَاؤُهُمْ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُوا وَاتَّخَذُوا ايَاتِي وَرُسُلِي هُزُوًا 018:106:006
خُذِḣuƶitutV– 2. şahıs eril tekil emir fiil
emir fiili
19:12 "Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.يَا يَحْيَىٰ خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَاتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا 019:012:003
فَاتَّخَذَتْfetteḣaƶetçekmiştiCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 3. şahıs dişil tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
atıf fa sı
mazi fiil
19:17 Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا 019:017:001
يَتَّخِذَyetteḣiƶeedinmekV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
19:35 Bir oğul edinmek Allah'a asla yakışmaz. O'nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa karar verdi mi, ona sadece "Ol!" der, o hemen oluverir.مَا كَانَ لِلَّهِ أَنْ يَتَّخِذَ مِنْ وَلَدٍ سُبْحَانَهُ إِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ 019:035:005
اتَّخَذَtteḣaƶealdı mı?V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
19:78 Bu adam gaybı mı öğrendi, yoksa Rahman katında bir söz mü aldı?أَطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا 019:078:004
وَاتَّخَذُواvetteḣaƶūve edindilerCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
19:81 Kendilerine onur ve destek olsunlar diye Allah dışında ilahlar edindiler.وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ الِهَةً لِيَكُونُوا لَهُمْ عِزًّا 019:081:001
اتَّخَذَtteḣaƶealanV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
19:87 Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkânı bulamazlar.لَا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا 019:087:006
اتَّخَذَtteḣaƶeedindiV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
19:88 "Rahman çocuk edindi." dediler.وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا 019:088:002
يَتَّخِذَyetteḣiƶeedinmekV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
19:92 Rahman'a çocuk edinmek yakışmaz.وَمَا يَنْبَغِي لِلرَّحْمَٰنِ أَنْ يَتَّخِذَ وَلَدًا 019:092:005
خُذْهَاḣuƶhāal onuV– 2. şahıs eril tekil emir fiil
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
emir fiili «ها» muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
20:21 Buyurdu: "Al onu, korkma! Biz onu ilk görünümüne döndüreceğiz."قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَىٰ 020:021:002
يَأْخُذْهُye'ḣuƶhuonu alacaktırV– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih meczum
20:39 "Onu tabuta koyup ırmağa bırak! Irmak onu sahile götürsün ki, benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri onu alsın. Üzerine kendimden bir sevgi bıraktım ki, gözümün önünde yetiştirilesin."أَنِ اقْذِفِيهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِفِيهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِي وَعَدُوٌّ لَهُ وَأَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِنِّي وَلِتُصْنَعَ عَلَىٰ عَيْنِي 020:039:011
تَأْخُذْte'ḣuƶtutmaV– 2. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
muzari fiil meczum
20:94 Hârun dedi: "Ey annemin oğlu! Sakalımı, başımı tutma. Ben senin şöyle diyeceğinden korkmuştum: 'Beniisrail arasına ayrılık soktun, sözüme bağlı kalmadın!"قَالَ يَا ابْنَ أُمَّ لَا تَأْخُذْ بِلِحْيَتِي وَلَا بِرَأْسِي إِنِّي خَشِيتُ أَنْ تَقُولَ فَرَّقْتَ بَيْنَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَمْ تَرْقُبْ قَوْلِي 020:094:006
نَتَّخِذَnetteḣiƶeedinmekV– 1. şahıs çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
21:17 Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Ama böyle yapanlar değildik/yapsaydık öyle yapardık.لَوْ أَرَدْنَا أَنْ نَتَّخِذَ لَهْوًا لَاتَّخَذْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا إِنْ كُنَّا فَاعِلِينَ 021:017:004
لَاتَّخَذْنَاهُlātteḣaƶnāhuedinirdikEMPH– vurgulu önek lām
V– 1. şahıs çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
mazi fiilhe muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «نا» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
21:17 Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Ama böyle yapanlar değildik/yapsaydık öyle yapardık.لَوْ أَرَدْنَا أَنْ نَتَّخِذَ لَهْوًا لَاتَّخَذْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا إِنْ كُنَّا فَاعِلِينَ 021:017:006
اتَّخَذُواtteḣaƶūedindiler mi?V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
21:21 Yoksa yerden bazı ilahlar edindiler de topraktan çıkarıp diriltme işini onlar mı yapacak?أَمِ اتَّخَذُوا الِهَةً مِنَ الْأَرْضِ هُمْ يُنْشِرُونَ 021:021:002
اتَّخَذُواtteḣaƶūmı edindiler?V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
21:24 Yoksa O'nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin! Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler."أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ الِهَةً قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ هَٰذَا ذِكْرُ مَنْ مَعِيَ وَذِكْرُ مَنْ قَبْلِي بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ الْحَقَّ فَهُمْ مُعْرِضُونَ 021:024:002
اتَّخَذَtteḣaƶeedindiV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
21:26 "Rahman çocuk edindi" dediler. Hâşâ, bundan arınmıştır O! Onlar, lütuflandırılmış kullardır.وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَلْ عِبَادٌ مُكْرَمُونَ 021:026:002
يَتَّخِذُونَكَyetteḣiƶūnekeseni edinmezlerV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
21:36 O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka birşey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar.وَإِذَا رَاكَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا الَّذِي يَذْكُرُ الِهَتَكُمْ وَهُمْ بِذِكْرِ الرَّحْمَٰنِ هُمْ كَافِرُونَ 021:036:006
أَخَذْتُهُمْeḣaƶtuhumonları yakalamıştımV– 1. şahıs tekil geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
22:44 Medyen halkı da. Mûsa da yalanlamıştı da ben, inkârcılara biraz süre vermiş sonra hepsini yakalamıştım. Nasılmış benim azabım!وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ وَكُذِّبَ مُوسَىٰ فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ 022:044:008
أَخَذْتُهَاeḣaƶtuhāonu yakalamışımdırV– 1. şahıs tekil geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «ها» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
22:48 Nice kent/medeniyet var ki, zulme saptığı halde, ona süre tanıdım. Ama sonra kendisini yakalayıverdim. Dönüş yalnız banadır.وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ 022:048:009
فَأَخَذَتْهُمُfeeḣaƶethumuderken onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
23:41 Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاءً فَبُعْدًا لِلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ 023:041:001
أَخَذْنَاeḣaƶnāyakaladığımızV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
23:64 Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar.حَتَّىٰ إِذَا أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِمْ بِالْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْأَرُونَ 023:064:003
أَخَذْنَاهُمْeḣaƶnāhumbiz onları yakaladıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
23:76 Yemin olsun, biz onları azapla yakaladık. Ama yine de Rablerine boyun eğmediler. Sığınıp yakarmıyorlar.وَلَقَدْ أَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ 023:076:002
اتَّخَذَtteḣaƶeedinmemiştirV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
23:91 Allah, çocuk filan edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların nitelendirmelerinden yücedir, arınmıştır.مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِنْ وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ إِلَٰهٍ إِذًا لَذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهٍ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ 023:091:002
فَاتَّخَذْتُمُوهُمْfetteḣaƶtumūhumsiz onları aldınızREM– devam ettirme öneki
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
23:110 Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz.فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِيًّا حَتَّىٰ أَنْسَوْكُمْ ذِكْرِي وَكُنْتُمْ مِنْهُمْ تَضْحَكُونَ 023:110:001
تَأْخُذْكُمْte'ḣuƶkumsizi tutmasınV– 3. şahıs dişil tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih meczum
24:2 Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine... Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْاخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ 024:002:010
يَتَّخِذْyetteḣiƶO edinmemiştirV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
muzari fiil meczum
25:2 Göklerin ve yerin mülk ve saltanatı yalnız O'nundur. Çocuk edinmemiştir O. Mülk ve saltanatında ortak yoktur O'na. Herşeyi yaratmış ve herşeye bir ölçü ve oluş tarzı takdir etmiştir.الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا 025:002:007
وَاتَّخَذُواvetteḣaƶūve edindilerCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
25:3 Böyleyken O'nun dışında bir takım ilahlar edindiler. Hiçbir şey yaratamaz bunlar. Kendileri yaratılmışlardır zaten... Kendi benlikleri için bile ne bir zarara güç yetirebilirler ne bir yarara. Ne bir ölüme güçleri yeter ne bir dirime ne de kabirden çıkarıp hesap sormaya.وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ الِهَةً لَا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنْفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا 025:003:001
نَتَّخِذَnetteḣiƶeedinmekV– 1. şahıs çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
25:18 Derler ki: "Tespih ederiz seni; seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zikiri/Kur'an'ı unuttular ve helâke giden bir topluluk oldular."قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَّخِذَ مِنْ دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاءَ وَلَٰكِنْ مَتَّعْتَهُمْ وَابَاءَهُمْ حَتَّىٰ نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا 025:018:008
اتَّخَذْتُtteḣaƶtuben edineydimV– 1. şahıs tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
25:27 O gün zalim, ellerini ısırarak diyecek ki: "Ne olurdu, resulle birlikte bir yol tutsaydım."وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا 025:027:009
أَتَّخِذْetteḣiƶben tutmasaydımV– 1. şahıs tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
muzari fiil meczum
25:28 "Ah, ne olurdu, falancayı dost edinmeseydim."يَا وَيْلَتَىٰ لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا 025:028:005
اتَّخَذُواtteḣaƶūbıraktılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
25:30 Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَٰذَا الْقُرْانَ مَهْجُورًا 025:030:007
يَتَّخِذُونَكَyetteḣiƶūnekeseni yapmıyorlarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 2. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
25:41 Seni gördüklerinde, şu şekilde alaya almaktan başka şey yapmazlar: "Allah'ın, resul olarak gönderdiği şu mu?"وَإِذَا رَأَوْكَ إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا 025:041:004
اتَّخَذَtteḣaƶeedinenV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
25:43 İğreti arzusunu ilah edinen kişiyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا 025:043:003
يَتَّخِذَyetteḣiƶetutmakV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
25:57 De ki: "Onun karşılığında sizden bir ücret istemiyorum; ancak Rabbine varmak için bir yol tutmayı dileyenler istiyorum."قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَنْ شَاءَ أَنْ يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا 025:057:011
اتَّخَذْتَtteḣaƶteedinirsenV– 2. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
26:29 Dedi: "Benden başka ilah edinirsen, yemin olsun seni zındanlıklar arasına atarım."قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ 026:029:003
وَتَتَّخِذُونَve tetteḣiƶūneve ediniyorsunuzCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
atıf vavı
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
26:129 "Sanayi üreten yerler edinerek sonsuzlaşmak ümidine mi düşüyorsunuz?"وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ 026:129:001
فَيَأْخُذَكُمْfeye'ḣuƶekumsonra sizi yakalarCAUS– sebep ifadesi
V– 3. şahıs eril tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– 2. şahıs eril çoğul nesne zamiri
sebep fa sı
muzari fiil kaf muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
26:156 "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar."وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ 026:156:004
فَأَخَذَهُمُfeeḣaƶehumuve onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
26:158 Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu inanan kişiler değildi.فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَايَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ 026:158:001
فَأَخَذَهُمْfeeḣaƶehumnihayet onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
26:189 Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı.فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ 026:189:002
نَتَّخِذَهُnetteḣiƶehuonu edinirizV– 1. şahıs çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
muzari fiil he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
28:9 Firavun'un karısı şöyle dedi: "Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır bu. Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz." Onlar işin farkında olmuyorlardı.وَقَالَتِ امْرَأَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ لِي وَلَكَ لَا تَقْتُلُوهُ عَسَىٰ أَنْ يَنْفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ 028:009:014
فَأَخَذْنَاهُfeeḣaƶnāhubiz de onu tuttukREM– devam ettirme öneki
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiilhe muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «نا» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
28:40 Biz de onu ve askerlerini yakalayıp hepsini suyun içine fırlattık. Bak, nasıl oldu zalimlerin sonu!فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِمِينَ 028:040:001
فَأَخَذَهُمُfeeḣaƶehumusonunda yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
29:14 Yemin olsun, biz Nûh'u toplumuna gönderdik de o, onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ وَهُمْ ظَالِمُونَ 029:014:013
اتَّخَذْتُمْtteḣaƶtumsiz edindinizV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
29:25 İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır."وَقَالَ إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ثُمَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ وَيَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ 029:025:003
فَأَخَذَتْهُمُfeeḣaƶethumubu yüzden onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
29:37 Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler.فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ 029:037:002
أَخَذْنَاeḣaƶnāyakaladıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
29:40 Herbirini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.فَكُلًّا أَخَذْنَا بِذَنْبِهِ فَمِنْهُمْ مَنْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا وَمِنْهُمْ مَنْ أَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُمْ مَنْ خَسَفْنَا بِهِ الْأَرْضَ وَمِنْهُمْ مَنْ أَغْرَقْنَا وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ 029:040:002
أَخَذَتْهُeḣaƶethuyakaladıV– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
mazi fiil he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
29:40 Herbirini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.فَكُلًّا أَخَذْنَا بِذَنْبِهِ فَمِنْهُمْ مَنْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا وَمِنْهُمْ مَنْ أَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُمْ مَنْ خَسَفْنَا بِهِ الْأَرْضَ وَمِنْهُمْ مَنْ أَغْرَقْنَا وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ 029:040:011
اتَّخَذُواtteḣaƶūedinen(lerin)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
29:41 Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ 029:041:003
اتَّخَذَتْtteḣaƶetedinenV– 3. şahıs dişil tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
29:41 Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ 029:041:010
وَيَتَّخِذَهَاve yetteḣiƶehāve onu edinmek içinCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
atıf vavı
muzari fiil mahallen mansub «ها» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
31:6 İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak için hadis/laf eğlencesi satın alır ve onu alay konusu edinir. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَرِي لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًا أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ 031:006:013
أَخَذْنَاeḣaƶnābiz almıştıkV– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
33:7 Biz, peygamberlerden mîsaklarını almıştık. Senden de mîsak aldık. Nûh'tan, İbrahim'den, Mûsa'dan, Meryem oğlu İsa'dan, bunların hepsinden kuvvetli bir sözleşmeyle mîsak aldık;وَإِذْ أَخَذْنَا مِنَ النَّبِيِّينَ مِيثَاقَهُمْ وَمِنْكَ وَمِنْ نُوحٍ وَإِبْرَاهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَأَخَذْنَا مِنْهُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا 033:007:002
وَأَخَذْنَاve eḣaƶnāve almıştıkCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
33:7 Biz, peygamberlerden mîsaklarını almıştık. Senden de mîsak aldık. Nûh'tan, İbrahim'den, Mûsa'dan, Meryem oğlu İsa'dan, bunların hepsinden kuvvetli bir sözleşmeyle mîsak aldık;وَإِذْ أَخَذْنَا مِنَ النَّبِيِّينَ مِيثَاقَهُمْ وَمِنْكَ وَمِنْ نُوحٍ وَإِبْرَاهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَأَخَذْنَا مِنْهُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا 033:007:014
أُخِذُواuḣiƶūyakalanırlarV– 3. şahıs eril çoğul edilgen geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil mebni meçhul vav muttasıl (bitişik) zamir
33:61 Lanetlenmiş hale gelirler. Rastlandıkları yerde enselenirler, öldürülür de öldürülürler.مَلْعُونِينَ أَيْنَمَا ثُقِفُوا أُخِذُوا وَقُتِّلُوا تَقْتِيلًا 033:061:004
وَأُخِذُواve uḣiƶūve yakalanmışlardırCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul edilgen geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil mebni meçhul vav muttasıl (bitişik) zamir
34:51 Bir görsen onları korku ve telaşa düştüklerinde! Artık kaçış, kurtuluş yok! Çok yakın bir yerden yakalanmışlardır.وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ فَزِعُوا فَلَا فَوْتَ وَأُخِذُوا مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ 034:051:007
فَاتَّخِذُوهُfetteḣiƶūhusiz de onu edininREM– devam ettirme öneki
V– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
35:6 Şu bir gerçek ki, şeytan sizin için bir düşmandır. O halde siz de onu düşman tutun. Hiç kuşkusuz, o kendi hizbini cehennem yâranından olmaları için çağırır durur.إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ 035:006:005
أَخَذْتُeḣaƶtuben de yakaladımV– 1. şahıs tekil geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
35:26 Sonra ben, inkâr edenleri yakaladım. Ama nasıl oldu benim azabım?!ثُمَّ أَخَذْتُ الَّذِينَ كَفَرُوا فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ 035:026:002
يُؤَاخِذُyu'āḣiƶucezalandıracak olsaydıV– 3. şahıs eril tekil (kalıp III) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil
35:45 Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar erteliyor. Allah, kullarını iyice görmektedir.وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَىٰ ظَهْرِهَا مِنْ دَابَّةٍ وَلَٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى فَإِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِ بَصِيرًا 035:045:002
أَأَتَّخِذُeetteḣiƶuedinir miyim?INTG– soru önekialif
V– 1. şahıs tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
soru harfi (hemze)
muzari fiil
36:23 "O'ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar dilerse onların şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar."أَأَتَّخِذُ مِنْ دُونِهِ الِهَةً إِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمَٰنُ بِضُرٍّ لَا تُغْنِ عَنِّي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا وَلَا يُنْقِذُونِ 036:023:001
تَأْخُذُهُمْte'ḣuƶuhumansızın onları yakalarV– 3. şahıs dişil tekil bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
muzari fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
36:49 Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir.مَا يَنْظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ 036:049:006
وَاتَّخَذُواvetteḣaƶūve edindilerCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
atıf vavı
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
36:74 Kendilerine yardım edilir ümidiyle Allah'tan başka ilahlar edindiler.وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ الِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُونَ 036:074:001
وَخُذْve ḣuƶve alCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 2. şahıs eril tekil emir fiil
atıf vavı
emir fiili
38:44 "Eline bir demet sap al da onunla vur ve yeminine ters düşmüş olma!" dedik. Biz onu sabırlı bulduk. Ne güzel kuldu o! Bize yönelen, yakaran biriydi o.وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ 038:044:001
أَتَّخَذْنَاهُمْetteḣaƶnāhumhani onları edinirdikINTG– soru önekialif
V– 1. şahıs çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
soru harfi (hemze)
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
38:63 "Onları alaya alırdık; yoksa gözler onlardan kaydı mı?"أَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِيًّا أَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْأَبْصَارُ 038:063:001
اتَّخَذُواtteḣaƶūedinenV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
39:3 Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'ndan başkasını veliler edinerek, "biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَىٰ إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ 039:003:006
يَتَّخِذَyetteḣiƶeedinmekV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
muzari fiil mansub
39:4 Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yaratmakta olduklarından dilediğini seçerdi. Böyle birşeyden arınmıştır O. Allah'tır, Vahid'dir, Kahhar'dır O.لَوْ أَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَتَّخِذَ وَلَدًا لَاصْطَفَىٰ مِمَّا يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ سُبْحَانَهُ هُوَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ 039:004:005
اتَّخَذُواtteḣaƶū-mi edindiler?V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
39:43 Yoksa Allah'tan başka şefaatçılar mı edindiler? De ki: "Onlar hiçbir şeye sahip olmayan/hiçbir şeye gücü yetmeyen, aklını da işletmeyen varlıklar olsalar da mı?"أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ شُفَعَاءَ قُلْ أَوَلَوْ كَانُوا لَا يَمْلِكُونَ شَيْئًا وَلَا يَعْقِلُونَ 039:043:002
لِيَأْخُذُوهُliye'ḣuƶūhuyakalamağaPRP– niyet önekilām
V– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
tâlil (sebebiyyet) Lâmı
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
40:5 Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Onlardan sonra gelen oymaklar da. Her ümmet kendilerine gelen elçiyi yakalasınlar diye uğraştı. Ve hakkı işlemez kılmak için yanlışı/tutarsızlığı esas alarak mücadele ettiler; nihayet onları yakaladım. Nasıl olmuştu azabım?!كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَالْأَحْزَابُ مِنْ بَعْدِهِمْ وَهَمَّتْ كُلُّ أُمَّةٍ بِرَسُولِهِمْ لِيَأْخُذُوهُ وَجَادَلُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ فَأَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ 040:005:012
فَأَخَذْتُهُمْfeeḣaƶtuhumbu yüzden onları yakaladımREM– devam ettirme öneki
V– 1. şahıs tekil geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
40:5 Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Onlardan sonra gelen oymaklar da. Her ümmet kendilerine gelen elçiyi yakalasınlar diye uğraştı. Ve hakkı işlemez kılmak için yanlışı/tutarsızlığı esas alarak mücadele ettiler; nihayet onları yakaladım. Nasıl olmuştu azabım?!كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَالْأَحْزَابُ مِنْ بَعْدِهِمْ وَهَمَّتْ كُلُّ أُمَّةٍ بِرَسُولِهِمْ لِيَأْخُذُوهُ وَجَادَلُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ فَأَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ 040:005:018
فَأَخَذَهُمُfeeḣaƶehumufakat onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
40:21 Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonları nice olmuş görsünler? Onlar, hem kuvvetçe hem de yeryüzündeki eserler bakımından bunlardan daha zorlu idiler. Ama Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Ve Allah'a karşı bir koruyanları da olmadı.أَوَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ كَانُوا مِنْ قَبْلِهِمْ كَانُوا هُمْ أَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَاثَارًا فِي الْأَرْضِ فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَاقٍ 040:021:021
فَأَخَذَهُمُfeeḣaƶehumubu yüzden onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
40:22 Sebep şuydu: Resulleri onlara açık seçik mesajlar getirirdi de onlar inkâr ederlerdi. Sonunda Allah hepsini yakaladı. O çok güçlüdür, azabı da şiddetlidir.ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانَتْ تَأْتِيهِمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَكَفَرُوا فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ إِنَّهُ قَوِيٌّ شَدِيدُ الْعِقَابِ 040:022:008
فَأَخَذَتْهُمْfeeḣaƶethumböylece onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
41:17 Semûd'a gelince, biz onlara kılavuzluk ettik ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bunun üzerine, kazandıkları yüzünden, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı.وَأَمَّا ثَمُودُ فَهَدَيْنَاهُمْ فَاسْتَحَبُّوا الْعَمَىٰ عَلَى الْهُدَىٰ فَأَخَذَتْهُمْ صَاعِقَةُ الْعَذَابِ الْهُونِ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ 041:017:008
اتَّخَذُواtteḣaƶūedinen(leri)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
42:6 O'nun berisinden veliler edinenlere gelince, onlar üzerine gözcü de Allah'tır. Sen değilsin onlara vekil.وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ اللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكِيلٍ 042:006:002
اتَّخَذُواtteḣaƶūedindiler (mi?)V– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
42:9 Yoksa O'ndan başka veliler mi edindiler? Allah! O'dur gerçek dost. Ölüleri O diriltir. O herşeye güç yetirir.أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ فَاللَّهُ هُوَ الْوَلِيُّ وَهُوَ يُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ 042:009:002
اتَّخَذَtteḣaƶekendisine aldı (mı?)V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
43:16 Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendine ayırdı da oğullarla seçkinleşmeyi size mi bıraktı?أَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاكُمْ بِالْبَنِينَ 043:016:002
لِيَتَّخِذَliyetteḣiƶeedinmeleri içinPRP– niyet önekilām
V– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
tâlil (sebebiyyet) Lâmı
muzari fiil mansub
43:32 Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Ve onların kimini kimine derecelerle üstün kıldık ki, bazısı bazısını tutup çalıştırsın. Rabbinin rahmeti, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır.أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ 043:032:017
وَأَخَذْنَاهُمْve eḣaƶnāhumve onları yakaladıkCONJ– önekli bağlaç wa (ve)
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
atıf vavı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
43:48 Onlara gösterir olduğumuz her ayet/alâmet, kızkardeşi ayet/alâmetten mutlaka daha büyüktür. Belki dönerler diye onları azapla da yakalamışızdır.وَمَا نُرِيهِمْ مِنْ ايَةٍ إِلَّا هِيَ أَكْبَرُ مِنْ أُخْتِهَا وَأَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ 043:048:010
خُذُوهُḣuƶūhututun onuV– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
44:47 "Tutun onu, cehennemin tam ortasına götürün!"خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَاءِ الْجَحِيمِ 044:047:001
اتَّخَذَهَاtteḣaƶehāonu edinirV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
mazi fiil mahallen mansub «ها» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
45:9 Ayetlerimizden birşeyin bilgisine ulaşınca, alaya aldı onu. İşte onlar içindir horlayıp yere batıran bir azap.وَإِذَا عَلِمَ مِنْ ايَاتِنَا شَيْئًا اتَّخَذَهَا هُزُوًا أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ 045:009:006
اتَّخَذُواtteḣaƶūedindikleriV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
45:10 Arkalarından cehennem! Kazanmış oldukları da Allah dışında edindikleri veliler de onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çok büyük bir azap vardır onlar için.مِنْ وَرَائِهِمْ جَهَنَّمُ وَلَا يُغْنِي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْئًا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ 045:010:012
اتَّخَذَtteḣaƶeedinenV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
45:23 Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَىٰ عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَىٰ سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَىٰ بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَنْ يَهْدِيهِ مِنْ بَعْدِ اللَّهِ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ 045:023:003
اتَّخَذْتُمْtteḣaƶtumedindinizV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil te muttasıl (bitişik) zamir
45:35 Bunun sebebi şudur: "Siz, Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yaptınız, dünya hayatı sizi aldattı/gurura itti. Bugün ateşten çıkarılmayacaklar, özür dilemeleri de kabul edilmeyecek."ذَٰلِكُمْ بِأَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ ايَاتِ اللَّهِ هُزُوًا وَغَرَّتْكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ 045:035:003
اتَّخَذُواtteḣaƶūedindikleriV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
46:28 Allah'ın yanında yakınlık sağlamak için edindikleri ilahlar, onlara yardım etseydi ya! Tam aksine, onlardan uzaklaşıp kayboldular. Bu, onların yalanları, uydurup durduklarıydı.فَلَوْلَا نَصَرَهُمُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ قُرْبَانًا الِهَةً بَلْ ضَلُّوا عَنْهُمْ وَذَٰلِكَ إِفْكُهُمْ وَمَا كَانُوا يَفْتَرُونَ 046:028:004
لِتَأْخُذُوهَاlite'ḣuƶūhāonları almak içinPRP– niyet önekilām
V– 2. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, dilek kipi
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
tâlil (sebebiyyet) Lâmı
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «ها» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
48:15 Geri bırakılanlar, ganimetleri almak üzere gittiğiniz zaman şöyle diyecekler: "İzin verin, biz de size uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: "Bize asla uyamazsınız! Allah önceden de böyle buyurmuştu." Bu kez şöyle diyecekler: "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz." İşin doğrusu şu ki, onlar çok az anlıyorlar/onlar, az bir kısmı hariç, anlamıyorlar.سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ إِذَا انْطَلَقْتُمْ إِلَىٰ مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْ يُرِيدُونَ أَنْ يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللَّهِ قُلْ لَنْ تَتَّبِعُونَا كَذَٰلِكُمْ قَالَ اللَّهُ مِنْ قَبْلُ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَا بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ إِلَّا قَلِيلًا 048:015:007
يَأْخُذُونَهَاye'ḣuƶūnehāalacaklarıV– 3. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «ها» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
48:19 Alacakları birçok ganimetler de nasip etmiştir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.وَمَغَانِمَ كَثِيرَةً يَأْخُذُونَهَا وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا 048:019:003
تَأْخُذُونَهَاte'ḣuƶūnehāelde edeceğinizV– 2. şahıs eril çoğul bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs dişil tekil nesne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «ها» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
48:20Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaat etti. Şunu da size aceleden verdi ve insanların ellerini de sizden uzak tuttu ki bu, inananlara bir ibret olsun ve Allah sizi dosdoğru yola kılavulasın.وَعَدَكُمُ اللَّهُ مَغَانِمَ كَثِيرَةً تَأْخُذُونَهَا فَعَجَّلَ لَكُمْ هَٰذِهِ وَكَفَّ أَيْدِيَ النَّاسِ عَنْكُمْ وَلِتَكُونَ ايَةً لِلْمُؤْمِنِينَ وَيَهْدِيَكُمْ صِرَاطًا مُسْتَقِيمًا 048:020:005
اخِذِينَāḣiƶīnealırlarN– ismin -i hali eril çoğul etken sıfat
mansub
51:16 Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.اخِذِينَ مَا اتَاهُمْ رَبُّهُمْ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ 051:016:001
فَأَخَذْنَاهُfeeḣaƶnāhubiz de onu yakaladıkREM– devam ettirme öneki
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiilhe muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «نا» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
51:40 Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu.فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ 051:040:001
فَأَخَذَتْهُمُfeeḣaƶethumubu yüzden onları yakaladıREM– devam ettirme öneki
V– 3. şahıs dişil tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
51:44 Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı.فَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنْظُرُونَ 051:044:005
فَأَخَذْنَاهُمْfeeḣaƶnāhumbiz de onları yakaladıkREM– devam ettirme öneki
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
istinaf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
54:42 Ayetlerimizin tümünü yalanladılar da biz de onları onurlu ve güçlü birine yaraşır bir yakalayışla yakaladık.كَذَّبُوا بِايَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ 054:042:004
أَخْذَeḣƶeyakalaması gibiN– ismin -i hali eril isim-fiil
mansub
54:42 Ayetlerimizin tümünü yalanladılar da biz de onları onurlu ve güçlü birine yaraşır bir yakalayışla yakaladık.كَذَّبُوا بِايَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ 054:042:005
فَيُؤْخَذُfe yu'ḣaƶuve tutulurCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil edilgen bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
atıf fa sı
muzari fiil mebni meçhul
55:41 Suçlular, yüzlerinden tanınır da yakalanırlar perçemlerinden ve ayaklarından.يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ 055:041:004
أَخَذَeḣaƶealdığı (halde)V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
mazi fiil
57:8 İman sahipleri iseniz size ne oluyor da Allah'a güvenmiyorsunuz? Oysaki Resul sizi Rabbinize inanmaya çağırıyor, sizden kuvvetli bir söz de almıştır.وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ 057:008:011
يُؤْخَذُyu'ḣaƶualınmazV– 3. şahıs eril tekil edilgen bitmemiş bir eylemi gösteren fiil
muzari fiil mebni meçhul
57:15 Bugün artık ne sizden fidye alınır ne de küfre sapanlardan. Varacağınız yer ateştir. Odur sizin mevlânız. Ne kötü dönüş yeridir o!فَالْيَوْمَ لَا يُؤْخَذُ مِنْكُمْ فِدْيَةٌ وَلَا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مَأْوَاكُمُ النَّارُ هِيَ مَوْلَاكُمْ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ 057:015:003
اتَّخَذُواİtteḣaƶūyaptılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
58:16 Yeminlerini kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Küçük düşürücü bir azap var onlar için.اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ 058:016:001
فَخُذُوهُfeḣuƶūhuonu alınRSLT– sonuç ifadesi öneki
V– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
şart cümlesi cevap kısmı fa sı
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
59:7 Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاءِ مِنْكُمْ وَمَا اتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ 059:007:027
تَتَّخِذُواtetteḣiƶūedinmeyinV– 2. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) bitmemiş bir eylemi gösteren fiil, emir kipi
PRON– özne zamiri
muzari fiil vav muttasıl (bitişik) zamir meczum
60:1 Ey iman sahipleri! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayın! Onlar, size Hak'tan geleni inkâr ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınız için Peygamber'i ve sizi yurdunuzdan çıkardıkları halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Benim yolumda gayret sarf etmek, benim hoşnutluğumu kazanmak için seferber olduğunuz halde, içinizde onlara sevgi gizliyorsunuz. Sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da en iyi ben bilirim. Sizden kim bunu yaparsa denge yolundan sapmış olur.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءَكُمْ مِنَ الْحَقِّ يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ أَنْ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ إِنْ كُنْتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِي سَبِيلِي وَابْتِغَاءَ مَرْضَاتِي تُسِرُّونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَأَنَا أَعْلَمُ بِمَا أَخْفَيْتُمْ وَمَا أَعْلَنْتُمْ وَمَنْ يَفْعَلْهُ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ 060:001:006
اتَّخَذُواİtteḣaƶūyaptılarV– 3. şahıs eril çoğul (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
mazi fiil vav muttasıl (bitişik) zamir
63:2 Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür!اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ 063:002:001
فَأَخَذَهُمْfeeḣaƶehumO da onları yakaladıCONJ– önekli bağlaç fa (ve)
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril çoğul nesne zamiri
atıf fa sı
mazi fiil mahallen mansub «هم» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
69:10 Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَابِيَةً 069:010:004
أَخْذَةًeḣƶetenbir yakalayışlaN– ismin -i hali dişil belirsiz isim-fiil
mansub
69:10 Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَابِيَةً 069:010:005
خُذُوهُḣuƶūhututun onuV– 2. şahıs eril çoğul emir fiil
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
emir fiili vav muttasıl (bitişik) zamir he muttasıl (bitişik) zamir te muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
69:30 "Tutun onu, derhal bağlayın onu!"خُذُوهُ فَغُلُّوهُ 069:030:001
لَأَخَذْنَاleeḣaƶnāelbette alırdıkEMPH– vurgulu önek lām
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
tekid (kuvvetlendirme) Lâmı
mazi fiil «نا» muttasıl (bitişik) zamir
69:45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık.لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ 069:045:001
اتَّخَذَtteḣaƶeO edinmemiştirV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
72:3 "Rabbimizin adı/kudreti/işi/gayreti çok yücedir. O, ne bir dişi dost edinmiştir ne de bir çocuk."وَأَنَّهُ تَعَالَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا 072:003:006
فَاتَّخِذْهُfetteḣiƶhuyalnız O'nu edinCAUS– sebep ifadesi
V– 2. şahıs eril tekil (kalıp VIII) emir fiil
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
sebep fa sı
emir fiili ha muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
73:9 Doğunun ve batının Rabbidir O. Tanrı yoktur O'ndan başka. O'nu vekil et!رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَكِيلًا 073:009:008
فَأَخَذْنَاهُfeeḣaƶnāhubiz de onu yakaladıkCAUS– sebep ifadesi
V– 1. şahıs çoğul geçmiş zaman fiili
PRON– özne zamiri
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
sebep fa sı
mazi fiilhe muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub «نا» muttasıl (bitişik) zamir mefulün bih
73:16 Ama Firavun, resule isyan etti de biz onu korkunç bir tutuşla tutuverdik.فَعَصَىٰ فِرْعَوْنُ الرَّسُولَ فَأَخَذْنَاهُ أَخْذًا وَبِيلًا 073:016:004
أَخْذًاeḣƶenbir yakalayışlaN– ismin -i hali eril belirsiz isim-fiil
mansub
73:16 Ama Firavun, resule isyan etti de biz onu korkunç bir tutuşla tutuverdik.فَعَصَىٰ فِرْعَوْنُ الرَّسُولَ فَأَخَذْنَاهُ أَخْذًا وَبِيلًا 073:016:005
اتَّخَذَtteḣaƶetutarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
73:19 Bu, bir öğüt verici, düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir.إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا 073:019:006
اتَّخَذَtteḣaƶetutarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
76:29 İşte bu, bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir.إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا 076:029:006
اتَّخَذَtteḣaƶetutarV– 3. şahıs eril tekil (kalıp VIII) geçmiş zaman fiili
mazi fiil
78:39 İşte budur hak olan gün! Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun!ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَابًا 078:039:006
فَأَخَذَهُfeeḣaƶehuonu cezalandırdıCAUS– sebep ifadesi
V– 3. şahıs eril tekil geçmiş zaman fiili
PRON– 3. şahıs eril tekil nesne zamiri
sebep fa sı
mazi fiil he muttasıl (bitişik) zamir mahallen mansub mefulün bih
79:25 Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı.فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْاخِرَةِ وَالْأُولَىٰ 079:025:001